2025, futbolda skorların ve kupaların ötesine geçen, oyunun siyasal ve ekonomik altyapısının daha görünür hale geldiği bir yıl oldu. Yıl boyunca tartışmalar, dört eksende yoğunlaştı: Yeni formatlı Kulüpler Dünya Kupası, İsrail konusunda FIFA ve UEFA’nın “çifte standart” uygulamaları, uluslararası sermayenin kulüp kimliğini dönüştüren yeni sahiplik modelleri ve 2026 Dünya Kupası öncesi ABD’nin göç/seyahat rejiminin turnuvaya gölgesi.

Bu başlıkların her biri kendi dosyası gibi görünse de altlarında aynı soru var: Futbola kim, hangi koşullarla erişebiliyor ve bu erişimin kurallarını kim yazıyor?

32 takımlı yeni Kulüpler Dünya Kupası, 2025 yazında sadece bir turnuva değil, futbol ekonomisinin ve takviminin geleceğine dair büyük bir test alanıydı. Dev ödül havuzu, turnuvayı kulüpler için cazip, oyuncular için ise tartışmalı hale getirdi. Zaten aşırı yoğun sezonlara eklenen bu ekstra blok, oyuncu sendikalarının iş yükü ve futbolcu sağlığı gibi başlıkların daha yüksek sesle gündeme taşınmasına yol açtı.

Turnuvanın ABD yazında, yüksek sıcaklıklar ve fırtına riskleriyle iç içe oynanması da futbolu iklim kriziyle doğrudan karşı karşıya getirdi. Yıldırım nedeniyle ertelenen/aksayan maçlar, soğutma molaları ve saat kaydırmaları, 2026 Dünya Kupası için de bir “ön provaya” dönüştü. Böylece para-takvim-iklim üçgeni, sadece teknik bir planlama değil, oyunun sınırlarını zorlayan politik bir dosya haline geldi.

2025’in en sert siyasal........

© Evrensel