menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Canımız ne isterse yapabilmek için boş zamanı fethetmek

18 1
30.11.2025

8 saatlik iş günü 19. yüzyılın ortasından başlayarak 20. yüzyılın bütününü kaplayan mücadelelerle kazanıldı ve korunmaya çalışıldı. Patronun keyfine kalmış çalışma saatlerinin düşürülmesi uğruna sayısız grevlerin, devletin güvelik kuvvetleriyle irili ufaklı muharebelerin yaşandığı talebin son sloganı “8 saat iş 8 saat dinlenme 8 saat canımız ne isterse’ idi. İşçilerin mücadeleleri sadece çalışma sürelerinin düşürülmesi için olmadı. Çalışma koşullarının güvenliği, insanca yaşanacak bir ücret, grev ve toplu sözleşme hakkı, sosyal destekler için de verildi bu mücadele.

Dünyadaki sınıf mücadeleleri ve işçilerin 1917’de Rusya’da bir devrimle iktidara gelmesi kapitalistlerle pazarlık gücünü giderek artıran en önemli etkenlerdendir. Bu güç ile, işçi sınıfının üyeleri ertesi gün işe gelebilmek ve neslin devamını sağlayabilmek için muhtaç bırakıldıkları üç beş patatesten oluşan öğünlerden, izbe konutlardan, çocuklarının sömürülmesinden kurtulmak için ellerinden geleni yaptılar. Asgari ücretin bir aile ücreti haline gelmesini de sağladılar. İş ve uyku arasında kalan 8 saat yani işçilerin ‘Canımız ne isterse yapacağız’ dedikleri gün bölümü, ücretli hafta sonu tatili ve yine ücretli yıllık izin iş gücünün yeniden üretimini en düşük standartlara çekmeye çalışan sermayeye karşı yürütülen mücadelelerle edinilen bir kazanım oldu.

İşçi sınıfının toplumsal yeniden üretiminin tek koşulu eve giren ücretten ibaret değildir. Parasız sağlık ve eğitim, güneş alan sosyal konutlar, parklar ve bahçeler, spor salonları, kültürel etkinlikler, politik karar alma süreçlerine örgütlü katılım, parti ve sendikalarda örgütlenebilme ve toplu pazarlık süreçlerinde söz sahibi olmak ve boş zamanın ücretlendirilmesi gibi bir dizi sosyal şartı vardır.

8 saatlik iş günü mücadelesi bu bakımdan aynı zamanda uygun koşullarla değerlendirilebilecek bir boş zaman mücadelesidir de. Kapitalist sınıf ise sadece iş zamanındaki disiplinle işçiden en yüksek verimi almakla yetinmez ve bu zamanı da kuşatır. Emekçilerin hobilerini, kültürel alışkanlıklarını şekillendirir ve zamanın ruhunu inşa edecek olan kültürel ürünleri piyasaya sürer. Sinemadan müziğe, popüler edebiyat ürünlerinden ibadet alanlarına, kahvehanelerden meyhanelere, ders kitaplarından kent........

© Evrensel