menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir ‘uyuşmazlık’ sahnesi olarak yılbaşı: Polis, siyaset ve duyulur olanın paylaşımı

15 7
yesterday

Türkiye’de her aralık ayının son on günü, toplumun bir kesimi için gavur icadı bir haram silsilesini, diğer kesimi içinse otoriter bir polis düzenine karşı geliştirilen bir neşe direnişini temsil eder. Bu gerilim, teknik bir takvim değişikliğinden çok daha fazlasıdır. Jacques Rancière’e selamen; yılbaşı kutlamaları ne sadece teolojik bir sapma ne de basit bir eğlence rutinidir. Onun, duyulur olanın paylaşımı üzerine yürütülen bir dissensus (uyuşmazlık) sahnesi olduğu dense yeridir.

Gelin; sokak ortasında kostüm giymiş bir gariban Noel Baba’nın kafasına silah dayamaya ya da maketini sünnet etmeye varan muhafazakar cinneti farklı bir açıdan okuyalım. Siyaset deyince aklımıza sadece partiler ve seçimler geliyor. Oysa Rancière, polis ve siyaset arasında keskin bir ayrım yapar. Ona göre polis, sadece asayiş değil; toplumda kimin nerede duracağını, kimin konuşup kimin sadece gürültü yapacağını belirleyen idari yapıdır. Polis, duyulur olanın paylaşımıdır; yani toplumda kimin payı olduğunu belirleyen bir sayım sistemidir. İktidarın “Müslüman yılbaşı kutlamaz!” inadı, sadece dini bir uyarı değildir; bu, toplumda kimin sesinin gürültü olarak kalacağını belirleyen o büyük polis sayımının ta kendisidir. Siyaset ise bu sayımda payı olmayanların payını talep etmesiyle, yani bir uyuşmazlıkla başlar.

Eskiler için “Saat kaç?​” sorusu, aslında o an nerede durduğunuzun bir koordinatıydı. Mekan değişince zamanın tınısı da değişirdi. Toplumsal hareketliliğin düşük olduğu kapitalist öncesi dönemde, başka coğrafyalardaki saati öğrenme ihtiyacı gereksizdi. Ezani ve alaturka saat sistemi tam bu minval üzereydi: Gün batınca saatler 12.00’ye ayarlanır ve yeni gün başlardı. Modern insanlar için günü sabah başlatmak bu sistemi anlamayı zorlaştırıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde vakit tutucuların ehemmiyetini şöyle anlatır: “Saat sesi onlar için büyük ve ebedî inançların sesiydi. Onun kendisine mahsus, hayatın her iki........

© Evrensel