Sağlık ve eğitim orduları kimin yanında?
Sağlık ve eğitim orduları milli ya da ulusal nitelikte olmadıkça, ulusu yüceltici değil, tam tersi, ülke içine salınmış düşman kuvvetleri ordusu gibi çökertici ve yıkıcı işlev görür!
Yüce Atatürk’ün veciz ifadesiyle “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” söylemi sağlıklı bir toplumun sinir sisteminin tanımıdır. Ulusun sinir sistemi sağlıklı olmadıkça yürütülen bayındırlık işleri vitrini süsleyerek ulu çınarın içten içe çöküşünü perdeler. Emperyalistlerin bile baskı altına aldıkları ülkelerde eğitime önem verdikleri kafa yapısına sahip olamayan bir iktidar bütçedeki ufak artışlarla halkı uyuturken, tedrici çöküşün altında kalmaktan kendisini de kurtaramayacaktır.
Meseleyi net olarak ortaya koyalım: Ülkemiz bedenen olduğu kadar, kafa ve ruh olarak da sağlıklı değildir. Uygulanan eğitim sistemi ile ülkenin beyin yapısı uyuşturuluyor; sağlık sistemi ise bugünkü ve yarınki toplumun beden ve beyin yapısını çürütüyor. Bir toplumu içten kuşatmak isteyen bir politikanın icraat planı ancak ülkenin eğitim yapısını bu kadar gerileştirir, sağlık sisteminin de böylesi ikili yapı sistemi atarak, içini boşaltır. Giderlerse gitsin anlayışıyla yurt dışına saldığımız değerli doktorlarımızla, anlaşılamaz şekilde uygulanan sözleşmeli eğitimcilerimizle bir yandan ülke derin bir açmaza sürüklenirken, diğer yandan da yandaşların cebini dolduran bayındırlık yapılarıyla vitrin sislenerek çöküş perdeleniyor. Oysa, eğitilmiş halk gereği kadar yol ve köprü yapar, fakat yol ve köprü eğitilmiş ve sağlıklı bir toplum meydana getiremez.
Önce bütçe konusunu ele alırsak, acaba toplumun ne kadarının bütçe görüşmelerinde sağlık ve eğitim konularına ayrılan kaynak ile, bu iki kalemde ifadesini bulan yaşamsal harcama miktarının örneğin faiz harcamaları ile mukayeseli olarak durumu ile ilgilidir, bilemiyorum! Halkımızın çok büyük bölümünün böyle bir endişesi olduğunu düşünemiyorum. Bunun sebebinin, halkımızın gerek sağlık, gerekse eğitim konularına bakışı ile ilgili olduğu kanaatindeyim. Genel olarak sağlık konusu hemen hemen salt bizzat yaşanan akut durumlarda aklımıza gelir, yani hasta olduğumuzda sağlık konusu daha yoğun olarak bilincimize çıkar. Böyle bir durum oluştuğunda da alacağımız hizmetin paralı olması ancak fakirlik ya da yoksulluk durumlarında kafamızı kurcalar. Paramız varsa, çekinmeden veririz ve neden sağlık hizmetlerinin maliyetinin sosyalleştirilmediğini sorgulamayız dahi. İşte bu konu bir bilinç meselesidir. Örneğin, siyasi partiler acaba siyasi propagandalarda neden kamu sağlık sisteminin çok daha kapsayıcılıkla........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein