Cehalet perdesinde devlet oluşumu

Cehalet perdesinde devlet oluşturulamaz; devletin oluşumu halk bilgisiyle gerçekleştirilemez. Çünkü halk her konuda uzman değildir. Hasta olduğumuzda doktora, hayvanımız hastalandığında veterinere gidiyoruz, arabaya bindiğimizde de direksiyonu sürücüye bırakıyoruz. Biraz daha konuya yaklaşalım, başımız derde girdiğinde bir avukata başvuruyoruz. Demek ki halk dediğimiz kütle her şeyi bilmez, bilemez, buna olanak yoktu? Halkın her konuyu bilmemesi suç değildir. İnsanların özel ihtisas alanları dışında cahil olduklarını söylemek de suç değildir. Peki, Anayasa önerisini halka onaylatmak doğru mudur? Örneğin, devlet ile hükümet arasındaki farkı halkın yüzde kaçı biliyor ki Anayasa metnini okuyup anlasın da kanaatini ona göre kullansın! Sizce böyle bir oylama makul görülebilir mi? Tabii ki hayır! Zira ses yarışmalarında da güzellik yarışmalarında da jüri üyeleri konunun uzmanlarından ya da deneyimlemiş elemanlarından seçilir. Peki, durum bu iken, bir ulusun kaderi ile ilgili metin olan Anayasa taslağı nasıl olur da genel halk oylamasında test edilir! Bunun bir burjuva aldatmacası olduğu gün gibi ortada değil mi!

Peki, Anayasa gibi, siyaset, iktisat ve sair tüm sosyal alanlarla ilgili hedeflerin hukuksal kavramlarla ifadesini halka okutup, onayını almak demokratik bir işlem değil midir? Şekilsel olarak evet fakat içerik ve öz olarak hayır! Böyle bir referandum demokratik bir işlem olarak kabul edilebilir ancak bu demokrasinin niteliği “burjuva demokrasisi”dir, aynen 1789 Fransız Devrimi ile sağlanmış olan siyasal demokrasi kavramında ifadesini bulduğu üzere, yani tüm halkın seçme ve seçim özgürlüğü-hakkı olması anlamındaki demokrasi! O tarihte bu olgunun hikmeti, ayağa kalkmakta olan burjuvazinin destek alacağı eteğindeki kitleye özgürlük iksiri sunmak idi. Bu destek iksiri, o kadar aldatıcı idi ki sözde özgürlüğüne kavuşan zümrenin bir araya gelse de bazı azınlık haklarını değiştirebilmeleri olanaklı değildi. Üstelik bu engel de bir tür özgürlük (kimin!) ya da demokrasi (siyasal demokrasi) olarak kitlelere yediriliyordu. Ne hazindir ki iki asır öncesinin burjuva oyunu günümüzde hâlâ durumu anlayamamış kitlelere yediriliyor. Kaldı ki İngiltere’de 1840’larda Sanayi Devrimi’nin başlaması ile burjuvazi ile köle emekçinin ayrışıp, toplumlara gerçek demokrasi (ekonomik demokrasi) olgusunun sunulmasına rağmen, sermaye ideolojisiyle kafalar bir türlü burjuva demokrasi tiyatro sahnesini terk edemedi. Bu patolojidir ki büyük üstatların........

© Evrensel