menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Suudi Arabistan neyin peşinde?

96 1
20.11.2025

Suudi Arabistan nihayet “Ne zaman görünür olacak?​” sorusunun cevabını verecek şekilde adımlar atmaya başladı. Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman (MBS) Trump ile görüşmek üzere Amerika’ya gitti. Her biri milyon dolarlık atların geçişinden F-35’lerin gökyüzü şovlarına kadar oldukça şaşaalı bir karşılama töreni ile başlayan ziyaret aynı çarpıcı detaylarla sürdü. Ziyarete dair görüntüleri izleyenler bunca parıltının 1 trilyon dolar potansiyeli olan bir ticaretin onuruna hazırlandığını akılda tutmalı.

Biz yine sırayla gidelim ve ziyarete damgasını vuran anlaşmalardan Suudi Arabistan’ın bölgede artan rolüne kadar Riyad’ın potansiyeline ve hedeflerine bir bakalım.

Suudi Arabistan-ABD ilişkileri Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Konsolosluğunda katledilmesinin ardından epey sarsılmıştı. Gerçi resmi söylemlerde Kaşıkçı cinayeti sebep gösterilse de Rusya’nın da dahil olduğu bölgesel çekişmeler temel sebepti, ancak elbette çıkarlar her şeyden önce gelir ülkeler için. Bu nedenle Trump’ın “Olan oldu, zaten Kaşıkçı da çok tartışmalı bir isimdi. Veliaht Prensi çok mahçup etti” şeklindeki sözleriyle bu meseleyi kapatması çok da dikkat çekmedi.

Bir diğer önemli gelişme, Trump’ın Suudi Arabistan’ı ‘NATO üyesi olmayan NATO müttefiki ülke’ ilan etmesi oldu. Trump bunu da “Bu durum onlar (Suudi Arabistan) için çok önemli bir şey” gibi garip bir cümle ile duyurdu. Ancak aynı Amerika, aynı statüde olduğunu defalarca duyurduğu Katar’ı İsrail saldırısından koruyamamıştı. Zaten İsrail’in Katar’a saldırısı, Suudi Arabistan başta olmak üzere bölgenin önde gelen ülkelerinde “Amerika’ya yakın durmak, hatta Amerikan şemsiyesi altına girmek bile İsrail’e karşı bizi koruyamıyor” görüşünü derinleştirmişti. Bu tedirginlik bölge ülkelerinde silahlanma yarışını daha da hızlandırdı. Bu nedenle Trump’ın NATO üyesi olmayan müttefik çıkışı Riyad açısından elbette yeterli olmayacaktı, ki aslında Riyad-Washington hattında uzunca bir süredir silah anlaşmaları süreci devam ediyor. Ambargolar, iptaller, şerhler, ağırdan almalar dahil yıllara yayılan bu süreç, görünen o ki, Trump-MBS doğrudan temasları ile hızlandırılmış. Nihayetinde Trump yönetimi Suudi Arabistan’a 48 tane F-35 uçak satışını onayladığını duyurdu. Bu satışla ilgili Washington’dan ve Tel Aviv’den itiraz sesleri hâlâ yükseliyor. ABD merkezli itirazlarda Suudi Arabistan ile Çin’in ilişkisine dikkat çekiliyor ve F-35 teknolojisine dair sırlar Çin’in eline geçebilir deniliyor.

Suudi........

© Evrensel