menu_open
Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Suriye bıçak sırtında!

48 14
27.12.2024

HTŞ’nin Şam dahil Suriye’nin bir kısmının kontrolünü ele almasının üzerinden neredeyse 3 hafta geçti. Gerilim giderek yükseliyor.

Son olarak Halep’te Alevilerin kutsal saydığı bir türbeye yönelik saldırıyı ve türbenin 5 çalışanının öldürüldüğünü gösteren görüntüler sosyal medyada dolaşıma girdi. Ardından Lazkiye, Tartus, Humus gibi kentlerde Aleviler gösteriler yapmaya başladı. Bazı yerlerde göstericilere ateş açıldığı, yaralılar olduğuna dair iddialar da var. Lazkiye ve Humus’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Daha sonra türbeye saldırının 30 Kasım’da yani HTŞ yönetimi ele almadan önce gerçekleştiği, saldırıdan sonra HTŞ’den bir grubun türbeye giderek özür dilediği ve faillerin cezalandırılacağı sözü verdiği ortaya çıktı.

25-26 Aralık’ı Katolik Hristiyanların Noel kutlamaları sebebiyle resmi tatil ilan HTŞ yine Hristiyanların çam ağacının yakılmasının ardından da olay yerine bir grup temsilci gönderdi ve özür dileyip faillerin cezalandırılacağı sözü verdi.

Başkent Şam’da yönetimde El Kaide kökenli bir kadro olduğunu gösteren herhangi bir iz yok. Kadınlar, Noel ve yılbaşı süslemeleri, restoranlar, içkili mekanlar, kiliseler; herkes ve her yer normal yaşamına devam ediyor. Ancak bütün bu adımlar gerilimin tırmanmasına engel olamıyor, olacak gibi de görünmüyor. Peki neden?

Çünkü;

-HTŞ yönetimi ele aldıktan sonra ilan ettiği geçici hükümette azınlıklara ve hatta ılımlı sayılabilecek Sünnilere bile yer vermedi. Daha sonra muhtemelen tepkiler sebebiyle kabineye bir kadın bakan daha eklendi ancak bu da yeni kabinenin kapsayıcı olacağına dair mesaj vermeye yetmedi. İnsanlar kadın bakan dahil hükümetin selefi eğilimli isimlerden oluştuğunu düşünüyor.

-Azınlıklara yönelik ılımlı mesajlar verse de hâlâ azınlıkların yeni anayasanın hazırlanmasına dahil edilip edilmeyecekleri, devlet kurumlarının kurulması aşamasında görevlendirilip görevlendirilmeyecekleri, statülerinin ne olacağı, ibadet ve kültürel haklar gibi alanlarda sınırlama yapılıp yapılmayacağı en önemlisi de can güvenliklerinin nasıl sağlanacağı konularında sorular cevapsız.

-Şam elbette başkent ve Şam’da yapılan her açıklama ve atılan her adım önemli ancak ülke Şam’dan da ibaret değil. Küçüklü büyüklü motosikletli grupların azınlıklara saldırdığına, tehdit ettiğine dair haberler ilk günden beri vardı ve giderek artıyor.

-Önceki dönemle hesaplaşma söyleminin içeriği ve çerçevesi hâlâ belirsiz ve bu söylem giderek azınlıkların 61 yıllık BAAS ve 45 yıllık Esad ailesi dönemiyle özdeşleştiği bir anlayışa dönüşüyor.

-HTŞ çam ağacının ya da türbenin yakılmasından sonra faillerin cezalandırılacağı sözü veriyor ancak insanlarda “Kimsenin cezalandırıldığını görmedik ama azınlıklardan her gün birileri kayboluyor” fikri giderek derinleşiyor.

-Alevilerin ve Hristiyanların yoğun oldukları yerlerde evlerinden alınan ve bir daha haber alınamayan insanların sayısının giderek arttığı söyleniyor.

-Ülkede bir devlet henüz kurulmadığı için adalet mekanizması, mahkemeler vs. de yok. Mahkemelerin........

© Evrensel


Get it on Google Play