menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sovyetler ve Bookchin

29 8
20.12.2025

Geçtiğimiz günlerde Türkiye solunun gündemine tekrar giren “Dinle Marksist!” adlı metin, Bookchin’i değerlendirmek için iyi bir giriş noktası.

Değerlendirmemin ilk kısmı, metnin yayınlandığı 1969 yılından beri Sovyet devrimi hakkında yapılan bilimsel yayınlar ile ilgili.

1970’lerde ve 1980’lerde yayımlanan tarihsel ve sosyolojik çalışmalar, Bolşevik yönetimin yüz yüze kaldığı beklenmedik sosyal zorlukları vurgular.

Bunlardan birincisi, Rus imparatorluğundaki çoğu köylünün ne sosyalizme ne kapitalizme hazır oluşudur. Köylülük ayaklanır ve toprak ağalarını devirir fakat sonrasında içine çekilir. Bırakın dünyayı, ülke çapında yeni bir hayat kurmak gibi bir dertleri yoktur. Komünal pratikler içinde olanlar dahi, bunları ülke çapında yaşatma iradesine sahip değildir: kendi köylerinde kurdukları cennet, onlar için yeterlidir. Başlangıçta anarşistler ve Bolşevikler tarafından paylaşılan “İşte devrimci köylüler!” coşkusu duvara toslar bu yüzden.

Bu içe kapanmacı tavır şehirlerde kıtlıkla sonuçlanır ve Bolşevikler NEP (yeni ekonomik politika) olarak bilinen kısmi piyasa ekonomisi uygulamalarını devreye sokar. Bunların birçok amacı vardır ama tarımı ilgilendiren kısmı, köylüleri şehirlere gıda göndermeye teşvik etmektir. Fakat köylülerin hatırı sayılır bir kısmı üretim artışından kendilerine de gelecek refahla ilgilenmez. Köylülerin eninde sonunda piyasaya yüzünü döneceğine dair inanç, Bolşeviklere birkaç yıl kaybettirir.

İkinci büyük zorluk, proletarya diktatörlüğünün demokratik omurgası olan işçi şuralarının ve fabrika komitelerinin giderek güçten düşmesidir. Bu şuralar ve komiteler, yükselişteki buyurgan bürokrasiye karşı sol-komünist ve benzer bayraklar altında mobilize olursa da devrimin uzun vadeli çıkarlarını kavrayacak olgunluğa ulaşamaz. Köylülükle yapılan ittifakın ehemmiyeti ve zorluğu da gündemlerinde değildir. Basite indirgeyerek söyleyecek olursak, nasıl “işçi sınıfı” çoğu köylünün umurunda değilse, köylüler de çoğu işçinin umurunda değildir.

Üçüncü büyük zorluk sosyal değil siyasidir. Marksist olsun olmasın, soldaki kadrolar bu sosyal süreçlerle ve karşı-devrimle baş edebilecek kapasiteye sahip değildir. Bolşeviklerin sağ kanadı dahil olmak üzere bir dizi Marksist ve SR (“sosyal devrimci,”........

© Evrensel