menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ABD’nin bir buçuk bile olmayan, tek parti sistemi - 2

20 3
yesterday

Trump 2025 yılında Somali’yi resmi rakamlara göre 49 kez bombaladı. Artık haber bile olmuyor, çünkü Somali’yi Bush, Obama, Trump, Biden hepsi bombaladı; Harris seçilseydi o da bombalayacaktı. İki parti kodamanları son günlerde Venezuela’yı bombalayıp Amerikan yanlısı bir darbe için gün sayıyor. Trump yönetimi Venezuela açıklarında sorgusuz sualsiz kayıkları bombalayıp içindekileri öldürürken Demokratların yükselen yıldızlarından eski CIA ajanı Senatör Elissa Slotkin, Trump’ın Venezuela politikasını destekleyip özetle “Ama Senato’dan onaylı bombalasanız daha iyi olur” dedi. Gecen hafta hemen her alanda Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti arasında çok da bir fark olmadığından, ABD’de görüntüde iki ama aslında tek parti sistemi olduğunu vurgulamıştım. Özetle, söylemde ve görünüşte Cumhuriyetçi Partinin açık emek düşmanı, ırkçı ve savaş yanlısı platformundan ayrıymış gibi yapan Demokrat Parti’nin bu sistemdeki rolü toplumsal hareketleri içinde eritip makulleştirmek, enerjilerini emip öldürmek ve sanki iki farklı parti varmış illüzyonunu yaratmak. Trump’ın bir farkı kapalı kapılar arkasında söylenen ya da sessiz geçilen kısımları kameralar önünde sesli söylemesi. Örneğin geçtiğimiz günlerde Kongo ve Ruanda ile yapılan ikili anlaşmalarla ilgili konuşurken “ABD kritik madenlere erişecek… bazı büyük ve harika şirketlerimizi yollayacağız… nadir toprak elementlerini ve bazı varlıkları alacağız” dedi. Demokrat bir başkan bu anlaşmaları yine bu amaçlarla yaparken bu sözlere takım elbiseler giydiriyor; farkları bu. Avrupa ile ilişkilerde de durum bu.

Kamala Harris Trump’ın karsısına Gazze’deki soykırımdan göçmenlere hemen her konuda tabiri caizse “ben daha çok Trumpçıyım” platformuyla ve savaş suçlusu Dick Cheney’in kızı Cumhuriyetçi Liz Cheney ile birlikte çıkınca kendi doğal seçmeni bile sandığa gitmedi. ABD seçimlerinde bir o partiye bir bu partiye doğru sallanan kritik eyaletlerin çoğu tarihsel olarak isçi kentlerini barındırıyor ve bu eyaletlerdeki işçi aileleri Demokrat Parti’nin neoliberalizmi ve Cumhuriyetçilerin faşist uygulama ve sahte popülizmi tarafından ihanete uğradıklarını düşünüyor. İşçi Sınıfı Politikaları Merkezinin (CWCP) yeni yayımlanan araştırmasına göre ekonomik adalete odaklanan işçi sınıfı odaklı bir siyaset bütün bu kritik eyaletlerde etkili ve bu eyaletlerdeki seçmenlerin çoğu iki partinin dışına çıkacak “yeni bir siyasi güce” ve “bağımsız bir siyasi isçi birliği” kurulmasına destek veriyor.

ABD’nin iki partisi de, dolayısı ile parti sistemi de, siyahların ve işçilerin endişe ve taleplerini gündemden uzak tutmak için kurulmuş ve süregelmiş partiler. 1792’de Thomas Jefferson önderliğinde Federalistlere karşı kurulan Demokrat Parti ABD’nin en eski partisi. O zamanlar Demokrat Parti köleciliği destekleyen, aşırı ırkçı ve hakim partiydi. Cumhuriyetçi Parti ise 1856’da kölecilik karşıtı bir parti olarak kuruldu ve Siyahların desteğine sahipti. Bu durum neredeyse 1960’lara kadar böyle devam etti. 1960’larda Kuzey’de Demokrat Parti, Kuzey şehirlerine yoğun göç eden Siyahlara hitap etmek için “sivil hakları” hareketini desteklemeye başladı. Aşağı yukarı aynı dönemlerde Cumhuriyetçi Parti de bu kez beyazların oylarını ve Güney eyaletlerini kazanmak için ırkçı söylemlere yöneldi. Bu ırkçılığı besleyen tarihin bir sonucu Demokratların adları sırf........

© Evrensel