menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şovenlerin kemik sızısı

35 16
thursday

MHP ve AKP temsilcilerinin İmralı’ya gitmelerini, “Bölücü terör ve siyasi uzantılarıyla pazarlık yapılmaz” söyleminden geri düşme politikasında yeni bir evre olarak niteleyip karşıda konumlananlar olduğu gibi, başta Kürt siyasal hareketinin temsilcileri olmak üzere “İnkardan kabule ve muhatap almaya” dönüşün bariz bir göstergesi olarak görenler de oldu. Etkenleri üzerine açıklama ve tartışmalarda öne çıkarılanlar farklılık göstermesine rağmen, bu nitelemelere konu olan gelişmeler yaygın bir biçimde bugüne dek izlenen politikalardaki “kırılma”ya işaret sayıldı. Henüz hangi düzeyde ve ne türden değişimlerle ‘ilerleyeceği’ veya sonuçlanacağı önemli belirsizlikler içerse de, son bir yılda devlet erkanıharbinin “Terörden arınma-teröre ebediyen son verme!” gibi kendisinin dahi inanmadığı bir gerekçeye bağladığı, Kürt politik hareketi ve devrimci-ilerici muhalefetin bazı örgütlü güçleri tarafından da “barış ve demokrasi/demokratikleşme” istem ve beklentisiyle ilişkilendirilen “süreç”in bazı kırılmaları içerdiği doğrudur. Ancak belirleyici kırılma iki yönlü-iki yanlıdır. “Tanıma”, “bütünleşme” koşulludur! Bütünleşilmesinden söz edilen ise, barış ve demokrasi kavramlarını -ki bunlar burjuva içerikleriyle güncel talepler kapsamındadır- savaş naraları ve zindan tehditleriyle, burjuva demokrasisinin başlıca göstergesi sayılan seçim ve genel oy sonuçlarını hile ve zor aracıyla ilga eden devlet erki ve kurumlarıdır.

Türk devlet yönetiminin Kürtlere karşı izlediği yüzyıllık politikanın ülke ve bölgede yıkıcı sonuçlara yol açtığının, ulusal farklılıkları yok sayıcı dayatmaların halklar arasında güvensizlik uçurumunu derinleştirmeye hizmet ettiğinin farkında olmadığını düşünmek abesle iştigaldir. Kürtlerin ayrı bir ulus olduğu apaçıkken, sürdürdükleri tekelci-tekçi şoven politikada ısrarla Türk halk kitlelerini, özellikle de küçük burjuva kesimleri “Kürt sorunu değil terör sorunu vardır ve o da bitirilecektir” propagandasıyla yönlendirmeye giriştiler. Bu politika sadece yıkım yaratmadı ön yargı ve güvensizliğin karşılıklı olarak birikmesine de yol açtı.........

© Evrensel