Marksizm sömürüden kurtuluşun yolunu aydınlatmaya devam ediyor
Türk-Kürt ve diğer ulusal kökenli Türkiyeli devrimci demokrat örgütlerle devrimci komünist partinin ‘bayrağı altında’ mücadele etmiş olan farklı kuşaklardan devrimciler “Güler yüzlü Sosyalizm” söylemi dolayısıyla yaşanmış tartışmaları anımsayacaklardır. “Radikal demokrasi”, “20. yüzyıl sosyalizmi” ve “Demokratik sosyalizm” sözcüklerini merkez alan ve tümü de Marksist Leninist sosyalizm teorisi ve pratiğine karşı “yeni”, sözüm ona tamamlayıcı veya aşkın olduğu iddiasında olan postmodern, “yapısökümcü” kurgular sonraki daha tahripkar gelişmelerden güç aldı. Popülerleştirilmeleri için uğraş devam ediyor. 21. yüzyılın ilk çeyreği geride kalırken proletarya sosyalizmi teorisine karşı yeni diye etiketlenerek ileri sürülen görüşler hiç de yeni değil.
Anımsanacaktır; Andre Gorz isminin Türkiyeli sosyalistler nezdinde nispeten daha yaygın bilinir hale gelmesini sağlayan onun “elveda proletarya” söylemiyle ortaya çıkmasıydı. “Kapitalizm, Sosyalizm, Ekoloji” üst başlığıyla Ayrıntı Yayınları’nda yayımlanan kitabın daha ilk cümlelerinde sosyalizmin ‘maddi temelini’, ‘tarihsel öznesini kaybettiği’ni ileri sürüyor, teknik gelişmelere işaret ederek işçi sınıfının yok olduğunu söylüyordu. “Ücretlendirilmiş üretici çalışma”nın hızla azaldığı iddiasındaydı. İddiaları burjuva propagandasını takviye malzemesi olarak kullanışlı olmaya devam ediyor.
Marksizm’e karşı bayrak açan Murray Bookchin “Ekoloji ve Devrimci Düşünce” makalesini yazdığında yıl 1964’tü. “Ekolojik Ekonomi” düzenlenmesi istemi, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SDP) 1989 program tartışmaları kapsamında da gündeme getirildi. “Barış ve Çevre Hareketi” ilgi görüyor, birden fazla ülkede “yeşiller” adıyla partiler kuruluyordu. Doğanın kapitalist tahribine karşı çıkmak önemliydi.
Bookchin girdiği yolda ilerleme kaydetti ve “Geleceğin Devrimi” nde, proletaryanın, Marx’ın beklentilerinin aksine “yalnızca sayısal olarak değil, aynı zamanda bilinç olarak da önemini büyük ölçüde kaybetti”ğini yazdı. İşçilerin sınıf kimliği anlayışını kaybederek mülk sahibi sınıflar gibi davrandıklarını; ev sahipliği, arazi, araba satın alma, hisse senedi oyunlarına katılma gibi olayların işçiler için olağanlaştığını, işçi çocuklarının da kolejlere ve üniversitelere gittiği veya diploma gerektiren mesleklere girdiklerini belirterek sınıf teorisinin dayanaksız hale geldiğini ileri sürmekteydi.
Sonra A. Negri ve M. Hardt’ın devri geldi. İmparatorluk adını verdikleri eserlerinde kapitalizmin ve burjuva devletinin varlığı ve devamı koşullarında iktidardan uzak durarak ve devletten kaçarak “otonom-özerk özyönetim alanları” oluşturarak kendini yönetmek ve “yeni yaşam biçimleri ve toplumsal ilişkiler kurmak” tan söz ediyor; kapitalist üretim ilişkilerinin hakimiyet alanlarında “komünist otonom” lar oluşturulabileceği üzerine hikayeler........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar