İş hayatında çalışanların imajı, son yüzyılda büyük bir dönüşüm geçirdi. Bu dönüşüm, sadece giyim kuşamdan ibaret değil; aynı zamanda iş yapış biçimleri, iş yeri kültürü ve çalışanlardan beklentiler gibi çok boyutlu bir değişimi kapsıyor. Geçmişte otoriteyi, disiplini ve hiyerarşiyi temsil eden çalışan imajı, günümüzde daha esnek, insan odaklı ve bireysel farklılıkları öne çıkaran bir yaklaşıma evrildi. Hadi gelin 100 yıl önce iş hayatında nasıl bir çalışan imajı olduğunu, bu imajın günümüzde nasıl değiştiğini ve gelecekte nereye evrileceğini ele alalım.

20.yüzyılın başlarında iş dünyası, sanayi devriminin etkisiyle ciddi bir dönüşüm sürecine girmişti. Çalışanlar, genellikle büyük fabrikalarda, uzun çalışma saatleri altında, ağır koşullarda çalışıyordu. Çalışanın imajı, o dönemde sert, disiplinli ve kurallara sıkı sıkıya bağlı bir şekilde tanımlanıyordu. Özellikle erkek çalışanlar için takım elbise, kravat ve şapka gibi kıyafetler standarttı. Kadınlar ise iş dünyasında çok daha az yer bulabiliyor ve çalıştıkları işlerde genellikle hemşirelik, sekreterlik gibi hizmet odaklı rollerle sınırlı kalıyordu. Kadın çalışanların da imajı, sadelik, düzen ve ağırbaşlılık üzerine kuruluydu.

İşyerinde görünüm kadar, çalışanların davranışları ve iş yapış şekilleri de son derece katı kurallarla çevriliydi. Patron ya da yöneticilere karşı son derece saygılı ve mesafeli bir tutum benimsenir, hiyerarşiye sıkı sıkıya uyulurdu. Çalışanlardan beklenen, iş yerinde sessiz, uysal ve itaatkâr bir profil sergilemeleriydi. Bu nedenle, çalışanların kişiliklerinden ziyade, pozisyonları ve görevleri ön planda tutuluyordu.

21.yüzyıla........

© Eurovizyon