Sokaktaki Vatandaş!...

Hayatı belli kurallarla ve inandığı belli değerler çerçevesinde, kimsenin tavuğuna “kış” demeden yaşamak isteyenler için Türkiye gittikçe zor bir ülke olmaya başladı…

Önceden kolay mıydı peki; hayır…

Ama en azından bu kadar zor olmadığına tanık olanlardan biriyim…

O devirlerde şimdiye göre paramız, pulumuz çok yoktu… Fakat hayattan aldığımız huzur bu derece maddiyata bağlı da değildi…

İnsanlar; ceplerinde çay içecek meteliği olmasa bile, hayatlarıyla ilgili ciddi bir endişe taşımıyorlardı…

Yediğimizle, içtiğimizle veya giydiğimizle birbirimize üstünlük taslamıyorduk…

Şarkıların, türkülerin, tiyatro ve filmlerin ayrı bir tadı, ayrı bir hazzı vardı…

Dünya kupalarında milli takımımız olmasa bile sorun etmiyor; kimimiz Arjantin’i, kimimiz Brezilya’yı tutarak o boşlukları doldurabiliyorduk!...

Bugünün kuş sütü eksik sofraları sadece sosyeteye hastı… O masaların sosyete dışında bir meraklısı yoktu…

Zeytin, ekmek, peynir; bir de yanında buz gibi karpuz oldu mu krallara layık sofra muamelesi görürdü…

Yarım asır öncesinin “sokaktaki vatandaşı” ile günümüzün “sokaktaki vatandaşı” arasında artık dağlar kadar fark var!...

Kapitalist sistem, hep “daha fazlasını biriktir” diye sürekli körüklüyor…

İhtiyaç duysan da, duymasan da…

Daha çok kazan, daha çok harca ve........

© Eurovizyon