RİYAKÂRLIK

Yıllarca “Barış”, “Demokrasi”, “Kardeşlik” diye tepiniyorlar ama bu yolda en ufak bir adım atıldığında anında küplere biniyorlar

Yıllarca “Mayın tarlasına girdim…”, “Yükledim mi gece vakti kaçağı…” türküleri ile ağlaşıyorlar, ama gümrükleri kaldırıp kaçakçılığı önleyen Özal’a takunyalı diktatör diyorlar.

Yıllarca “Darbelere karşıyız” diyorlar ama kendi istemedikleri parti seçim kazanınca Cumhuriyet mitinglerinde tepişip, askere “kâğıttan kaplan” diyorlar. Yani “bir darbe yapıp indiremediniz şunları!” diyorlar.

Yıllarca partilerin kapatılmasına karşı çıkıyorlar ama parti kapatmayı zorlaştıran yasaya hayır diyorlar.

Hayatları boyu İslam’ı aşağılıyorlar. Her türlü kötülüğün anası dindir gericiliktir diyorlar fakat Papa gelince ağır Müslüman kesilip “Din elden gidiyor” diye ağlaşıyorlar. Neredeyse Papa’nın ziyaretinin “şer-i hükümlere aykırı” olduğuna dair fetva çıkaracaklar.

Kafalarında bir dünya tahayyülü var, bu tahayyül mevcut gerçekliklerle hiç örtüşmediği gibi tarihte de bir örneği yok. Buna literatürde sadece “ütopya” denir. Ama onlar kafalarındaki bu dünyaya uymayan her şeye karşılar. Yani bir hezeyan içerisindeler.

Burada bir noktaya dikkat çekmek isterim.

Bütün bunları nereden biliyoruz?

Sosyal medyada “muhalif”, “solcu”, “Atatürkçü” diye bildiğimiz........

© Ensonhaber