SAHİ, BENİM KİRACIM NOKTA NOKTA İDİ

Yine aklıma geldi.

İnsanın aklına bazı şeyler gelir de geçmez ya…

Gelir, oturur, çay ister, sinir uçlarını kaşır.

Benimki de öyle.

Sahi, benim bir kiracım vardı.

Aslında bir kiracıdan ziyade;

hukuk, ahlâk, modernlik ve mağduriyet kavramlarının aynı bedende toplanmış hâliydi.

Kendisi konuşurken adeta bir bilirkişi.

Hukuku bir hâkimden,

mevzuatı bir avukattan,

hak aramayı bir aktivistten daha iyi bilir.

Ama ilginçtir;

bu bilgi birikimi kira günlerinde buharlaşır.

Aidat gelince sis çöker,

hesap sorulunca telefon çekmez.

Eşiyle birlikte bir “çağdaşlık vitrini” oluşturmuşlardı.

Hele son günlerde başında ki çarpık ilişkileri görüp duyunca yeniden kiracımı ifşalamak istedim.

Rezil ve pespaye hayatının ayrıntılarına çok girmek istemiyorum. Ama içimden de anlat her şeyi diyor şeytan.

##

Diplomalar duvarda,

özgüven tavanda,

vicdan ise taşınmış olmalı—adres meçhul.

Öyle bir ilişki yumağı ki;

Karısı başka yerde, kocası başka yerde.

Dışarıdan bakınca medeni,

içeri girince karmaşık,

derine inince yorucu.

Her şeyleri var:

Özgürlük söylemi,

hak-hukuk nutukları,

“biz kimseye boyun eğmeyiz” pozları…

Ama kul hakkı deyince ortamda ani bir sessizlik.

Sanki elektrikler kesiliyor.

Anne-baba hikâyesi desen, tam bir toplum klasiği:

Dindar, namazında niyazında,

“aman oğlum kimseye haksızlık etme” nasihatleriyle büyütülmüş.

Gel gör ki........

© Enpolitik