RUHUMU BİR KABA SIĞDIRAMIYORUM |
Bazen insan, kendini gerçekleştiremediğini hisseder.
Adını koyamaz belki ama içten içe bir eksiklik dolaşır durur yüreğinde. Benimki de biraz öyle… Kim bilir, belki de beni diri tutan, çalışmaya mecbur bırakan o iç dürtü tam olarak budur. Eksik hissetmek. Tamamlanmamış olmak. Çünkü insan çoğu zaman yokluğundan değil, yetmediğini düşündüğünden yola çıkar.
Durmak bana hiçbir zaman iyi gelmedi. Beklemek, tevekkül ile tembelliğin birbirine karıştırıldığı o gri alanda, bana acizlik gibi görünür. Elbette sabır kıymetlidir; lakin sabır, hareketsizlik değildir. Sabır, yürürken taşımayı bilmektir yükü. Benim ruhum ise durduğu yerde çürüyen cinsten. O yüzden hareket hâlinde olmak, devran etmek, bir hâlden bir hâle geçmek beni cezbediyor. Akan suyun berraklığına inanıyorum.
Sürekli bir gayret içinde olmak, yalnız kendim için değil, başkaları için de bir şey yapabilme ihtimali beni ayakta tutuyor. İnsanlara faydalı olmak… Onları iyiye, doğruya, güzele doğru kanalize edebilmek… İşte bu, bende tarifi zor bir iç huzuru oluşturuyor. Sanki içimdeki dağınıklık, başkasının yoluna ışık olurken toparlanıyor. Kendi yaralarım, başkasının derdine merhem olmaya çalışırken sızlamayı bırakıyor.
En garibi de şu: Hasetlik etmeden, kıskançlığa düşmeden, bir arkadaşının başarısıyla samimiyetle gururlanabilmek bende müthiş bir haz oluşturuyor. Çünkü........