ALEVİLİK BAĞLAMINDA CEMEL VAKASI
Evet, Hz. Ali (k.v) dördüncü halife, yani son halifedir. Aslında dört halife sonrası halifelik değil mülktür, yani saltanattır. Her neyse, Hz. Ali (k.v) dönemine baktığımızda halifelik dönemi çok çetin geçecektir. Dahası kendisini çok meşakkatli ve uzun mücadeleli yıllar bekliyordu. Düşünsenize daha işe başlar başlamaz içlerinde Talha (r.a) ve Zübeyir (r.anh.)’ın da bulunduğu bir heyet Halifenin huzuruna geldiklerinde önce Yüce Allah'ın ahkâmını tatbik için biat ettiklerini hatırlatıp akabinde Hz. Osman (r.anh.)’ın kanını helal sayanların cezalarının verilmesini talep edeceklerdir. Keza Şam’da Hz. Muaviye (r.anh.)’da aynı taleb üzere hareket edecektir. Hz. Ali (k.v) ise tüm bu taleplerin aksine mevcut kaotik ortamda hemen ceza yoluna gitmenin yangına körükle gitmek olacağını, hele bir ortalık sakinleşsin gereği ne ise o yapılır fikrindedir. Aslında ortaya koyduğu fikrinde haksızda sayılmazdı. Düşünün ki; fitne almış başını gidiyor, bu durumda Hz. Aişe (r.anh.) annemiz, Hz. Zübeyir (r.a) ve Hz. Talha (r.a) ise ısrarla üstüne basa basa Hz. Ali (k.v)’den tüm isyancıların öldürülmesi yönünde bir tavır sergileyeceklerdir. Tabii ilim ve hikmet kapısı Hz. Ali (k.v) her zaman ki gibi metanetini koruyup yine aynı kararlılıkla sular durulana kadar beklemenin ümmetin birliği ve dirliği için yararlı olacağını belirttir. Ve huzurda ki heyete en son şu hükmü hatırlataraktan şöyle dile getirir:
- “Bir kişinin hatasıyla grubun bütününün sorumlu tutulamaz.”
Evet, bu hüküm sıradan bir hüküm değildi, bilakis her çağın idrakini çağlar üstü aşan akıl dolusu bir hükümdür bu. Belki de bu hüküm en yüce makamdan dile getirilmeseydi günümüzün vazgeçilmez hukuk kuralı hale gelen ‘suçların şahsiliği’ prensibinden bihaber olacaktık. İşte Hz. Zübeyir (r.a) ve Hz. Talha (r.a) bu müthiş çağları aşan idrak anlayışı ile ortaya konan bu hukuki kuralı üzerine hüküm beyan etmenin abesle iştigal olacağının farkına varmış olsalar gerek ki, o an da:
“-Eğer Ali birlik ve beraberlikten yana ise o zaman aramızda mesele yoktur “ demekten kendilerini alamayıp huzurdan öyle ayrılacaklardır. Onlar huzurdan ayrıla dursunlar, bu arada Hz. Ali (k.v)’de birlik ve dirlik adına halifelik otoritesini hâkim kılmak için tez elden Şam ve Kufe şehirlerine mektuplar gönderip kendisinin Resulullah (s.a.v)’in halifesi olduğunu tasdik etmelerini bildirecektir. Zira devlet otoritesi en ufak ihmalkârlığa gelmeyeceği malum. Ancak ne var ki Hz. Ali (k.v)’in onca üzerinde hassasiyet gösterip, onca titizlikle işleri hal yoluna koyma yönünde çaba sarf etmesine rağmen her defasında elçiler vasıtasıyla gönderilen mektuplar karşılık bulmayacaktır. Sadece içlerinden bir tanesinden karşılık bulur ki, o da Muaviye’den gelen tek cümlelik mektuptur. Ve bu gelen mektup ise hiçte iç açıcı değildi. Çünkü mektubun daha ilk girişinde........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden
Joshua Schultheis