menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tepeden atamayla sandık kurulamaz

6 0
21.12.2025

Demokrasi, sandığa atılan bir oyla başlayıp orada biten bir süreç değildir. Asıl sınavını, o oyun arkasındaki iradeye ne kadar sadık kalındığıyla verir. Bugün Türkiye’de yerel yönetimler üzerinden yaşanan gelişmeler, bizi tam da bu soruyla yüzleştiriyor: Gerçekten halkın seçtiği mi yönetiyor, yoksa halk adına karar verildiği iddia edilen bir düzen mi işletiliyor?

İstanbul Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın tutuklanması, Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın görevden ayrılma durumunda kalmasının ardından yaşanan süreç ve farklı il ile ilçelerde belediye başkanlarının, halkın doğrudan oyuyla değil belediye meclis üyelerinin tercihleriyle belirlenmesi… Üstelik aday olacak isimlerin büyük ölçüde genel merkezlerin talimatlarıyla şekillenmesi… Tüm bunlar yaşanırken, “tam demokrasi” iddiasını hangi hukuki ve siyasal zemine oturtabiliriz?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2’nci maddesi, devleti “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak tanımlar. Aynı anayasanın 67’nci maddesi ise seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarını güvence altına alır. Ancak demokrasi yalnızca sandığın kurulmasıyla değil, sandıktan çıkan iradenin korunmasıyla anlam kazanır. Hukukun lafzı kadar ruhu da burada belirleyicidir.

Bir kentte yaşayan insanlar, belediye başkanını seçerken yalnızca bir kişiye değil; bir yönetime, bir anlayışa ve kentin geleceğine dair bir iradeye oy verir. Buna rağmen seçilmiş bir belediye başkanı herhangi bir nedenle görevini bırakmak zorunda kaldığında, yerine kimin........

© Enpolitik