Mahkeme savunmam |
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz 12 Ekim’de Venezuela ile ilgili açtığım bir anket gerekçe gösterilerek gözaltına alındım ve sonrasında tutuklandım. Toplamda 36 gün hapis yattıktan sonra 17 Kasım tarihindeki duruşmada tahliye oldum.
17 Kasım günkü duruşmamda üzerine oldukça hazırlanarak yaptığım savunma mahkemede bulunanlar tarafından ilgiyle dinlendi ve sonradan savunmama dair çok olumlu geri dönüşler aldım. O yüzden Elips Haber’de tutukluluktan sonraki ilkyazımı, yaklaşık yarım saat süren savunmamın uzunluğu nedeniyle tamamını olmasa da önemli gördüğüm yerlerini paylaşmaya ayırmak istiyorum.
“Ben uzmanlık alanı Siyaset Bilimi olan bir akademisyenim. Doktoramı dünyanın en iyi 100 üniversitesinden birisi olan İsveç’in Lund Üniversitesi’nden aldım. Şu anda ‘Siyaset Bilimine Giriş’ ve ‘Medeniyetler Tarihi’ dersleri veriyorum. Uluslararası hakemli dergilerde çok sayıda makalem var.
Siyaset bilimci diktatöryal rejimler tartıştı diye suçlanamaz
Bir siyaset bilimci akademisyen olarak diktatöryal rejimler de dahil olmak üzere farklı siyasal rejimlerdeki rejim değişikliklerini incelemek benim işimin bir parçasıdır. Bir siyaset bilimci diktatöryal rejimlerle ilişkili tartışma yürüttü diye suçlanamaz çünkü zaten işi budur. Bir fizikçiyi yer çekimi kanunu veya termodinamikle ilgili, bir kimyacıyı moleküllerin tepkimeleriyle ilgili, bir biyologu eşeyli üreme ile ilgili tartışma yürüttü diye suçlamak ne kadar absürtse, bir siyaset bilimciyi diktatöryal rejimlerle ilgili tartışma yürüttü diye suçlamak aynı derecede absürttür. Eğer diktatöryal rejimler üzerine tartışma yürüten veya fikir beyan eden her akademisyen tutuklanacaksa o zaman Türkiye’deki ve dünyadaki siyaset bilimcilerin önemli bir kısmının tutuklanması gerekir. Bu da aslında bilime savaş açmak ve ifade özgürlüğü ve akademik özgürlükleri baskılamak anlamına gelir. Böyle bir........© Elips Haber