'Yasayı geri çek!'

Sokak hayvanları konusu uzun süredir ülkenin gündeminde, zarar gören insanlar, haklı olarak artan sokak hayvanı popülasyonunun önüne geçilsin istiyor. Hayvan severler de haklı olarak “uyutma” adı altında yapılacak hayvan katliamına karşı çıkıyorlar.

Sağa sola “itperest, mama lobisi” diye sataşanlar, hayvan üretimi yapanlar, hayvanları saldırganlaştıranlar, köpeklerini kedilere saldırtanlar, ağızlıksız ve tasmasız köpek gezidenler hariç, aslında güvenli sokak isteyen insanlar da hayvan severler de haklı zira bir kesim insanları diğer kesim hayvanları korumaya çalışıyor ancak bu iki kesim haklı olmalarına ve hatta kabahatli olmamalarına rağmen sık sık karşı karşıya geliyor.

Bu olayda mağdur edilenler hayvan saldırısına uğrayanlar, hayvanlar, hayvanları korumaya çalışanlar; mağdur edenler ise görevini yapmayan kurumlar, hayvan sahibi olma bilinci taşımayanlar, hayvan üretimini gelir kapısı yapanlar ama gelin görün ki sorunu çözmek için yapılan yasa tasarısı mağduriyet doğuranları değil mağdur edilenleri hedef alıyor. Olmaz!

İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran özelliği ona iyiyi kötüden ayırma kabiliyetinin yani düşünme-konuşma/natık olma özelliğinin verilmesi. Bu nedenle bir yasa çıkarılacaksa bu yasa, görevini yapmayan kurumları, hayvanları istismar edenleri cezalandırıcı, engelleyici bir yasa olmalı. Tüm kabahati masum hayvanlara yükleyerek onlara soykırım yapacak bir yasa olmamalı. Ancak öyle olmuyor, Türkiye’de uzun bir süredir, sorun çözmek yerine sorun üreten bir siyasi anlayış olduğu için yine güçlü olanı, kurumsal olanı, imtiyazlı olanı kayıran, zayıf olanı feda eden, etmeye çalışan bir sonuçla karşılaşıyoruz.

Türkiye’de kurumsal işlerlik her gün daha da kötüye gidiyor. Mesela her yere rant amaçlı kolayca inşaat izni ruhsatı veriliyor ancak elektrik, doğalgaz, su hatlarının çekilmesi sırasında çevre ve şehircilik kurumları, elektrik, doğalgaz dağıtım şirketleri vesaire ile belediyelerin koordine biçimde çalışması gerekirken kimse işini doğru yapmadığı için, bizzat yaşadığım gibi, sokakta kazı yapılırken evimin içinde bir ateş topu canlanıp sönebiliyor. Ama benim kadar “şanslı” olmayanlar da var; İzmir’de defalarca yetkililere düzeltilmesi için başvuru yapılan ama ısrarla düzeltilmeyen elektrik kabloları iki genç insanın hayatına mal oldu.

Yine görevini yapması gereken kurumlar görevini yapmadığı için daha önce de benzerlerini yaşadığımız gibi İzmir’deki cinayeti de çok acı biçimde tekrar yaşadık; görevini yapmayan kişi ve kurumlar nedeniyle iki masum genç insan hayatını kaybetti. Yeteri kadar kurban verildiyse artık kabloları yapmanın zamanı gelmiştir.

Türkiye’de uzun bir süredir, sorun çözmek yerine sorun üreten bir siyasi anlayış olduğu için yine güçlü olanı, kurumsal olanı, imtiyazlı olanı kayıran, zayıf olanı feda eden, etmeye çalışan bir sonuçla karşılaşıyoruz. Bu yüzden metropolün göbeğinde insanlar elektrik akımına kapılıp hayatını kaybediyor.

Her ülke vatandaşı, devleti tarafından........

© Elips Haber