Aktivizmin popülerleşmesi ile linç kültürü arasında |
“Sosyal medya, kamusal aklın değil, duygusal tepkilerin yeni mekânıdır.” der Castells.
Dijital platformların içerik akışı da artık fikir üretiminden çok, duygu üretimi üzerine işliyor. Özellikle toplumsal olaylarda -bu bir kadın cinayeti, bir çevre direnişi olabilir, adli ya da politik bir kriz olabilir- sosyal medya bir anda LİNÇ alanına dönüşmekte. Bu dönüşümde en çok etkileşim ve görünürlük bağımlılığının payı olduğu kanaatindeyim.
Türkiye’de dijital linç, artık sadece bir tepki biçimi değil; bir toplumsal arınma töreni haline geldi. Birine yöneltilen linç, çoğu zaman eleştiriden çok, dijitaldeki varoluşunu yeniden üretme aracı olmaktadır. Pierre Bourdieu’nün “sembolik şiddet” kavramını hatırlayalım: insanlar güçlerini fiziksel olarak değil, sembollerle kurarlar. Bugün dijital dünyadaki bu semboller, retweet’ler, etiketler, alıntılar, postlar ve story’lerdir. Ve bunu sadece nefret söylemleriyle açıklayamıyoruz, aynı zamanda bir dijital aidiyet göstergesi olarak da bakmak lazım.
Son zamanlarda Türkiye’den Sumud Filosu ile yurt dışına çıkan........