Hafta başında Ankara’da ilginç gelişmeler yaşandı. Instagram sosyal medya sistemine erişim 02/08/2024 tarihli Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararıyla erişime engellendi.
Engellenme kararının gerekçesi daha sonra öğrenildi. Konu Filistin, İsrail, Siyonizm ve Heniye suikastı ile ilgiliydi, bu konu tam olarak bu şekilde ifade edilse de. BTK’nın Instagram’ı kapama kararından dakikalar sonra AYM, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığı’na verilen “dezenformasyonla mücadele yetkisi”ni iptal ettiğini X hesabından duyurdu.
AYM, bir süre sonra önce bu tweetini sildi, ardından AYM sayfası erişime kapandı. BTK, Instagram’a erişimi engelledi. Bunlar yaşanırken Anayasa Mahkemesi, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğini düşüren TBMM kararı için “yok hükmünde" dedi. AYM kararının gerekçesinde “Yargıtay Ceza Dairesi yazısının TBMM’de okunmasıyla Atalay’ın vekilliğinin düşmesi yasama işlemi olarak değerlendirilemez” deniliyordu.
Bu durum Yasama, Yürütme ve Yargı arasında bir krize işaret. Ediyordu. Bu kriz sadece kuvvetler arasında bir kriz değildi. Bir adım sonrası da konu AİHM çerçevesinde uluslararası bir krize dönüşme özelliği de taşıyordu.
Dahası, yasamanın kendi içinde kriz anlamına da geliyordu bu kriz. Ayn ı şekilde AYM-Yargıtay-AİHM arasında bir kriz anlamı taşırken, Yürütme içinde de, Başkanlık, bürokrasi arasında da bir ayrışmanın izlerini taşıyordu.
Zaten kısa süre önce de İsrail’e karşı askeri bir müdahale iması taşıyan ifadeler ciddi bir gerginliğe sebep olmuştu.
Bu ahval ve şerait altında yeni bir seçim, Türkiye’yi Amerika’ya benzetir. Amerikan seçim sürecinde yaşananların bin beteri böyle bir seçimde yaşanır. Bu konu sadece seçim açısından değil, Anayasa tartışması açısından da büyük bir krize kapı aralayabilir.
Bakın gideceği limanı bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz. Kendini okyanusta zanneden akvaryum balığı bir siyaset mantığı ile hiç bir sorunu çözemezsiniz. Sonunda 6 ay bir güz gidersiniz, ama bir arpa boyu yol kat edemezsiniz.
Bu eli ayağı boş değil, tuttuğu iş değil mantığı ile dostlarınız sizi alışverişte görsün kabilinden işler yaparsınız, onu da yapabilirseniz. Bakın “oltayı yutan balık yem istemez.” Her topluluk olduğu gibi idare olunur, biz değişmeden sonuç değişmez. “Hayır diyebilen bir Türkiye” olmayacaksak, 100 yıldır, hatta 300........