Batı’ya hızlı dönüş…

Dünya giderek daha çok eski soğuk savaş günlerini hatırlatan iki kutuplu dünyaya doğru ilerlerken, bu durumu daha da somutlaştıran uluslararası kritik zirve toplantıları da birbiri ardına gerçekleşiyor.

NATO'ya tam üye, Avrupa Konseyi kurucu üyesi, Avrupa Birliği aday ülke olarak, resmen "Batı cephesi" içinde yer alan Türkiye ise, bu uluslararası zirvelerin tümüne, kimi zaman Dışişleri Bakanı, kimi zaman Cumhurbaşkanı seviyesinde katılıyor.

Ancak Batı cephesinin tam karşısında duran BRICS gibi, Şangay İşbirliği Örgütü gibi zirvelere Türkiye'den üst düzey katılım, daha çok "iç politik gündemde kullanmak amaçlı" bir görüntü veriyor. Türkiye "küresel güneye" yakın dursa da, hem söylemde, hem de eylemde Batı cephesinden ayrılmış değil. Aksine, son bir kaç haftadır yaşananlar, AK Parti Hükümeti’nin Batı'ya yüzünü iyiden iyiye çevirdiğini gösteriyor.

Erdoğan’ın AB çıkışı, Şimşek’in ‘gri liste’den çıkış becerisi

Türkiye'nin yüzünü Batı'ya çevirdiğine ilişkin en somut açıklama bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi. Erdoğan geçen hafta Ankara'da ağırladığı Estonya Cumhurbaşkanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında çok net konuştu; "Avrupa Birliği'ne tam üyelik stratejik hedefimizdir. Birliğin de Türkiye'ye benzer bir perspektiften yaklaşmasının müşterek menfaatimize olduğu aşikâr..."

Erdoğan'ın bu açıklamasından sadece saatler sonra ise, Türkiye'yi Batı'yla ekonomik olarak yakınlaştıracak en önemli somut unsurlardan birinin "müjdesi" Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten geldi. Şimşek, Türkiye'nin Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü (FATF) gri listesinden çıkarıldığını, sosyal medya hesabından........

© Ekonomim