Çin Sanayide gazı köklüyor, biz nefes kredisi bekliyoruz

“Türkiye, Malezya, Meksika gibi, orta boyutlu, gelişmekte olan, açık ekonomiler için önümüzdeki on senenin en önemli kalkınma meselesi nedir?” diye sorarsanız cevabım, “Çin” olur. Gelin, durumu anlamak için Türkiye özelinde sayılara bakalım.

Türkiye’nin toplam ticaret açığı içinde Çin’le olan ticaret açığımızın payı Y. Yani 2025’in ilk yarısında Çin’le ticaret açığımız, dünyanın kalanıyla olan ticaret açığımızdan P fazla. Bu oran 2018’de 8,5’miş. Bu hesabı yaparken altını çıkarıyorum. Çünkü altın ticareti, esasen finansal bir akım ve bence cari hesapta yer alması yanıltıcı. Öte yandan 2018’den bu yana Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat 0’ün üzerinde artmış. Dünyanın diğer ülkelerinde aynı dönemdeki artış bakınca, TEPAV’ın verilerine göre, Ortadoğu’da da bizimkine paralel bir artış olduğu görülüyor. ABD’de bu dönemde Çin’den yapılan ithalat aynı seviyede kalmış. Avrupa Birliği’nde (AB) ve dünyanın diğer yerlerinde de Türkiye’deki veya Ortadoğu’daki kadar bir artış olmamış.

Dış pazarlardaki durum da Türkiye açısından iç pazarda olduğu gibi olumsuz. TEPAV, Çin’in Türkiye’nin ihraç ürünleri içinde sıkı rekabet halinde olduğu ürünleri analiz etmiş. Bu ürünleri belirlemek için bir ürünün iki ülkenin de ihracatı içindeki payının dünya ticareti içindeki payından daha yüksek olmasını esas almışlar. Ayrıca payı ufak tefek olan bazı ürünleri değerlendirme dışında tutmuşlar.

TEPAV’ın analizine göre AB ve Ortadoğu’ya ihracatımızın yaklaşık !’inde Çin’in sıkı rekabetiyle karşı karşıyayız. Bu........

© Ekonomim