Altın yatırımı meselesi (2) |
Malum 2025 yılında Altın yatırımcısının oldukça yüksek oranda bir getiri elde etmesinin ardından konuyu bugünlerde büyük bir mesele haline getirerek 2026 yılında da benzer düzeylerde kazanç bekleyen yatırımcılar bulunmaktadır. Hayatta meseleleri mesele etmezsek ortada bir mesele yoktur şeklinde kestirme bir cevap vermeden önce altın yatırımındaki tarihsel mihenk taşlarına kısaca bir bakalım.
Bilindiği gibi gümüş ve altın gibi değerli metallerin diğerlerine kıyasla belirgin bir renk parlaklığının olması, yer altından çıkarılmasındaki zorluklar gibi temel nedenler yanında iktidar sahipleri, soylular ve tüccarlar tarafından yoğun olarak tercih edilmesi diğer metallere kıyasla farklı bir değer oluşumunun önünü açmıştır. Tarihte özellikle bakır madenlerinde yaşanan arz yetersizlikleri ve metal paraların taşınmasında yaşanan problemler sebebiyle daha sonraki dönemlerde Çinliler tarafından banknot şeklinde kâğıt para yerine geçen senet uygulamasının hayata geçirildiğini görüyoruz. Örneğin ABD’nin iç savaşını finanse etmek üzere kâğıt para ihracına gitmesi durumu söz konusu olmuştur.
Amerikan tarihinde o dönemin başkanı olan Franklin D. Roosevelt tarafından ülkede 1929 krizi ile birlikte başlayan bankacılık krizleri ile mücadele etmek üzere vatandaşlarının altın para, külçe ve sertifikalarını Amerikan Hazinesine devretmelerine yönelik bir karar çıkartmıştır. 1974 yılına kadar Amerikan hane halkının altın alımı yasaktır. II. Dünya Savaşı’nın bitimi ile birlikte 1971 yılına kadar “1 ons altın = 35 Dolar” şeklinde belirlenen Dünyada katı bir “Altın Para Sistemi” uygulanmıştır. İlerleyen yıllarda petrol fiyatlarında gerçekleşen 3 kat artış, Amerika’daki enflasyonist ortam, bütçe açığı problemi ve sistemdeki eşitliğin yukarı yönde revizyonları sonrasında başkan Nixon, ABD doları altın eşitliği sistemine son vermek durumunda kalmıştır. O günden bugüne kadar da değerli metaller ve küresel rezerv para birimleri piyasalarda serbest fiyat dalgalanmasına bırakılmıştır.
Değerli emtialara yatırım yapmaya karar verdiğimizde fiyatlarını etkileyen birçok parametrenin olduğunu da en baştan bilmemiz gerekmektedir. Özellikle Dünya genelinde mevcut ekonomik konjonktürün izlediği ana trendler temel fiyat belirleyicisi olmaktadır. Küresel merkez bankalarının uygulamakta oldukları faiz politikaları, gelişmiş ülkelerdeki mevcut enflasyon seviyesi ve ileriye dönük enflasyon/faiz beklentileri ile döviz paritelerindeki ana trendler çok kritik endikatörlerdir. Aynı zamanda rezerv para birimine sahip gelişmiş ülkelerdeki iktidarların izlemekte oldukları ekonomi politikaları, dış ticaret uygulamaları, gümrük tarifelerindeki değişiklikler, vergiler ve kotalardaki artışlar küresel piyasalardaki risk........