Otomotiv, küresel bir endüstri olsa da, her grubun ve markanın çok farklı kültürleri, geçmişlerinden gelen değişik çizgilerde tasarım, sanayileşme, pazarlama ve satış tarzları vardır.
Geçtiğimiz hafta önce Renault’nun ve hemen ardından Audi’nin ürün toplantıları için İspanya ve Almanya’da idim. Fransız Renault için İspanya’da olmamızın sebebi, Palencia fabrikasında üretimine başladığı Rafale modelinin ilk sürüşlerinin Endülüs Sevilla yollarının güzelliğinde olması idi… Sonrasında yine yepyeni tam elektrikli Q6 e-tron’un üretildiği Ingolstadt’ta idik. Her iki markanın ‘renk’lerinin nasıl farklılaştığını en net şekilde görebilme ve yaşadıkları değişimin sebeplerini anlama imkânına kavuştuk.
Renault, her ne kadar tipik bir Fransız markası olsa da tam 20 yıl önce Avantime gibi iri lüks iki kapılı fantastik modeller de hazırlamıştı… Fakat uzun yıllar hep yüksek hacimli satışlara uygun ulaşılabilir modellere konsantre olmuştu… Fakat, Luca de Meo’nun CEO olmasıyla, önce tam elektriklilerde R5 gibi retro stilli modern seçeneklere ve şimdi de Rafale gibi D segmenti yani büyük boy premium Coupe formlu SUV’lara kadar ürün yelpazesini genişletiyor. Luca, aslında geçmişte Alfa Romeo ve Audi yöneticiliklerinin ardından Seat markasının içinde Cupra’yı çıkarma ve liderliğini yaptığı tüm markalarda en heyecan veren modellerin ardındaki........