Pinokyo’nun kaderi

Carlo Collodi'nin 1883 tarihli klasik Pinokyo'su, aslında otoriteye yani ebeveynlerin itaatsizliğin riskleri ve tavsiyelerine uyma gerekliliğiyle ilgili bir hikâyedir. Pinokyo'nun "anne-babasının" değil, her ne kadar amacı iyilik yapmak da olsa her fırsatta kendi isteklerinin peşinden gitmesi, işleri iyice karıştırır ve Pinokyo’nun başı daha da belaya girer, onu hedefine ulaşmaktan daha da uzaklaştırır.

Pinokyo hikâyesinin ironisi, "gerçek bir çocuk" olmak isteyen kuklanın, gerçek bir çocuğun yapacağı şeyi yapması, yani ebeveynlerini dinlememesidir. Sonunda ebeveynlerini dinlemeyi ve eğitim almayı öğrenerek yetişkin bir insan olarak kendisinden bir şeyler yapacağı varsayılır, ancak bunun ne olacağı ona bağlıdır. Maceraları ona nasıl itaatkâr olunacağını değil, özgürlüğünü en iyi şekilde nasıl kullanacağını öğretir.

Yuval Harari, insanlığın hakimiyetinin geniş ölçekte iş birliği yapma kapasitemizin doğrudan sonucu olduğu konusunda haklıysa, bu da ortak mitleri paylaşma ve kurgular etrafında iş birliği yapma konusundaki benzersiz yeteneğimize atfedilecekse, o zaman farklı mit ve kurguların ortaya çıkması ironik bir şekilde iş birliği yapma kapasitemizi azaltıyor olabiliyor.

Piyasaların da genelde üzerinde anlaştığı ve fiyatladığı ortak anlatılar var. Bunlara yatırım temaları veya rejimleri de demek mümkün. Biz aylardır “reflasyon” yani bir “risk on” rejimi içinde olduğumuzu, bir sonraki durağın muhtemelen “stagflasyon light” olacağını düşünüyoruz. Fakat daha önceleri de ifade ettiğimiz gibi buna yönelik pozisyon almak için erken olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla küresel riskli varlıklar için olumlu duruşumuzu muhafaza ediyoruz.

Son verilere bir bütün olarak baktığımızda ABD Mayıs PCE Raporu hem "dayanıklı ABD ekonomi" hem de "iniş yok" temalarını destekledi.

Bununla birlikte önümüzdeki dönem, gelir ve harcamaların yavaşlama ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz.

Olumlu olmakla birlikte göz ardı edilmemesi gereken bazı noktalar da var. Bunlardan biri hisse senetleri yükselirken, 10 yıllık ABD Hazine tahvillerinin son dönemde dalgalanması. Büyük bir global yatırım bankasının anket sonucuna göre küresel fon yöneticileri hisse senetleri için Ocak 2022'den bu yana olumlu beklenti içinde. Yani hisseler için olumlu olmak aykırı veya karşıt görüş değil.

Başlıca büyük teknoloji endeksi Nasdaq 100 (NDX) tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaşmış olsa da bu endeksin giderek daha az üyesi bu gidişata katılıyor.

Geçen hafta itibarıyla, NDX'teki hisselerin yüzde 60'ından azı 50 günlük hareketli ortalamalarının üzerinde tutunuyordu. Bu, yılın başına göre çarpıcı bir değişiklik. Bu geçen yılın bu zamanlarında gördüğümüzden tamamen farklı duruyor.

Bu farklılıklar yalnızca NDX'teki büyük hisse senetleriyle sınırlı değil, bunlar daha geniş Nasdaq endekslerinde de var. Ek olarak, son 100 günde Hindenburg Omens sayısı dört yılın en yüksek seviyesine çıktığını görüyoruz.

Konu sadece NDX ile de sınırlı değil. Benzer katılımdaki azalma S&P500'de de var.

Geçen haftaya baktığımızda biraz incelemeye değer ilginç bir haftaydı. Biz yine ilgi odağımıza yen ve yuan’ı alıyoruz. Yalnız geçen hafta gelişmekte olan ülke para birimlerinin yer aldığı bol volatilite, piyasalar açısından asıl riskin para birimi istikrarsızlığı tezimizi destekler nitelikte idi.

Geçen hafta volatil bir hafta oldu dedik. Önceki haftayı 11,93'te kapattıktan sonra VIX hem Perşembe hem de Cuma seanslarında 15'e yani bir ayın en yüksek seviyesine yaklaştı.

ABD’de salı günkü iki ve beş yıllık ihaleler ile Çarşamba günkü 7 yıllık ihalelerin tamamı zayıf taleple karşılandı.

Geçen hafta İtalya tahvil getirileri dokuz baz puan artış göstererek 19 Nisan'daki küresel "riskten kaçış" haftasından bu yana en büyük artışı kaydetti ve getiriler Aralık ayına kadarki en yüksek seviyelerine yaklaştı. Yunan tahvil getirileri de sekiz baz puan artışla 28 Kasım'dan bu yana en yüksek kapanışına ulaştı.

Çarşamba aynı zamanda gelişmekte........

© Ekonomim