menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Hiper-gerçekliğin saltanatı

6 0
tuesday

“Sahte gerçeklikler, sahte insanlar yaratacaktır veya sahte insanlar, sahte gerçeklikler üretecek ve daha sonra bunları diğer insanlara satacak, sonunda da onları kendi sahtelerine dönüştürecek. Böylece sahte insanların, sahte gerçeklikler icat etmesi ve ardından bunları diğer sahte insanlara satmasıyla sonuçlanır. Bu sadece Disneyland'ın çok büyük bir versiyonu. Pirate Ride'a, Lincoln Simulacrum'a ya da Bay Toad's Wild Ride'a sahip olabilirsiniz. Hepsine sahip olabilirsiniz ama hiçbiri gerçek değil."

-Philip K. Dick

Vladislav Surkov, 21. yüzyılın ilk on yılında internet sonrası enformasyon savaşı siyasetini icat ettiğinde, filozofları "hakikat sonrası" çağımızın doğasını ilk kez dile getirenlerin olduğu batı postmodernizminden açıkça yararlanıyordu. Surkov özellikle “Simulacra and Simulation” gibi eserlerinde, Jean Baudrillard'ın felsefesinden etkilenmişti.

Baudrillard’ın, gerçeği yalnızca sembolik doğasına ve hakikatin var olmadığına dair düşünceleri şapkadan çıkmış bir tavşan değildi. Bunlar, gerçek ve gerçek hakkındaki fikirlerimizin hem felsefenin hem de bilimin amansız soruşturması altında kaybolduğu ve 20. yüzyılda bilimciliğin yıkıcı bir geri tepmesi olarak ortaya çıktığı, yüzyıllar süren bir sürecin meyveleriydi.

Platon'dan bu yana, felsefenin görevlerinin insan biyolojisi ve tarihsel önyargılar tarafından kapatılan bu gizli gerçeği açığa çıkarmak olması nedeniyle, gerçek hakkındaki fikrimizin, gerçeğin kendisinden ne kadar uzaklaştığını biliyorduk. Yine de filozoflar, görünüşler dünyasının ardındaki bu sözde gerçek dünyanın, gerçekte nelerden oluştuğunu tam olarak tespit etmeyi başaramadılar. Gerçi Platon'un Pisagorcu ataları ve dehanın kendisi, sayılarla ilgili gerçekleri keşfederken ona en net bakışımızı yakaladığımıza inanıyorlardı. Akademi'sinin girişinde yazdığı gibi: "Geometri bilmeyen kimse buraya girmesin."

Bu düşüncelerinin günümüzde ekonomik ve teknolojik boyutu da var. Teknoloji, ilk olarak endüstriyel üretim biçiminde, şimdi ise medya ve dijital temsil biçiminde, nesnelerin kopyaları diyebileceğimiz simülakrlar veya bu tür hareket halindeki kopyaları yani simülasyonlar yapma kapasitemizi artırdı. Simülasyonlarımız her zamankinden daha ayrıntılı ve "gerçekçi" hale geldikçe, bir zamanlar gerçekten, gerçek olduğunu düşündüğümüz şeylerin yerini almayı başardılar. Her şeyden önce, tüm dünyanın sermayeye ve koda dönüştüğü süreç olan finansallaşmaya doğru bir ilerleme yaşandı.

Baudrillard'a göre bu çoğalma, temsillerimizin ve çoğu zaman gerçekliğin kendisinden daha özgün göründüğü hiper-gerçekliğin saltanatıyla sonuçlandı. Onun 1981'de yazdığı göz önüne alındığında, Baudrillard'ın öngörebileceğinden çok daha fazla hiper-gerçek alanına doğru ilerledik.

Günümüz gelişmelerine dönecek olursak; FED, bu hafta toplantısında faiz indirimine gidecek. Piyasa fiyatlamasında 25 veya 50 baz puanlık oranlar eşit görünüyor. Piyasa aslında 25 baz puan tarafındaydı ama geçen hafta FT ve WSJ’de çıkan haberlerden sonra 25 ve 50 baz puan eşit ağırlık vermeye başladı. Geçen hafta New York Federal Rezerv Bankası'nın eski Başkanı William Dudley, merkez bankasının toplantısı için “Sanırım 50 için güçlü bir durum var” dedi. Bu da piyasa fiyatlamasında etkili oldu.

Altının bu hafta 80 dolar veya yüzde 3,2 artışla rekor seviyeye yani 2.578 dolara yükseldiğini ve 2024 kazançlarını yüzde 25'e çıkardığını belirtelim. Platin bu hafta yüzde 8,0 yükselirken, bakır........

© Ekonomim


Get it on Google Play