Siber güvenlik ve siber diplomasi
Uzun süredir Batılı ülkelerin NATO’yu bir siber güvenlik ekseninde yeniden sahneye sürmeye çalıştığını görüyordum; bu yapı için teknoloji üretme çağrıları çeşitli platformlarda yapılıyordu. Dünya Ticaret Örgütü eski Başkanı Pascal Lamy ve Hindistan eski Dışişleri Bakanı Shyam Saran ile görüşme fırsatı çıkınca, konuya diplomasi tarafından bakma fırsatı buldum.
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen global siber güvenlik forumu Global Cybersecurity Forum’un (GCF) ev sahipliği yaptığı isimler arasında Dünya Ticaret Örgütü (WTO/DTÖ) eski Başkanı Pascal Lamy ve Hindistan eski Dışişleri Bakanı Shyam Saran da bulunuyordu. Şans yardım edince her iki liderle de görüşme fırsatı buldum. Bunu oraya giderek yapmak gerekseydi uzun bir planlama ve görece daha kısa bir yolculuk süreci söz konusu olacaktı ancak Faruk Eczacıbaşı’nın “iki boyutlu görüşme” adını verdiği yöntemle bilgisayar başında bu işi yapmak görüşme süresinden biraz daha fazlasına mal oldu. Yine de bu tür ortamlarda olup biteni yerinde görmenin değeri hâlâ çok daha yüksek.
Diplomasi diye tanımlayabileceğim taraftaki bu iki isimle görüşmek, geleneksel organizasyonların yeniden şekillendirildiği bir dönemden geçmemiz nedeniyle önem taşıyor. Bir yıldan uzun bir süredir çeşitli ortamlarda Batılı liderlerden, Türk siber güvenlik şirketlerinin NATO için ve bu organizasyonun çatısı altında teknoloji üretebileceğine ilişkin sözleri dinliyorum. Saran ve Lamy ile görüşmemin ana odağı konunun başka boyutlarını anlamak oldu. Tatmin edici bir sonuç aldım.
Bunları size aktarmaya Lamy ile başlayayım;
- Uluslararası ticaretin yazılım ve donanıma benzetebileceğimiz iki boyutu bulunuyor. Bunların her ikisinde güvenlik konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Günümüzün dünyasında uluslararası ticaret ve alışverişin bir yanında ceket, tişört veya tahıl gibi dokunabildiğiniz şeyler; diğer yanında ise veri (data) akışı gibi dokunamadığınız şeyler bulunuyor. Bu öğelerin her ikisi de siber güvenliğin bakış açısına giriyor. Yapay zekânın da aralarında bulunduğu dijital sistemler, denizin altındaki kablolar, alçak yörünge uyduları veya alıcı/verici istasyonlar gibi maddi altyapıya ihtiyaç duyuyor. Bunlar belirli durumlarda fiziksel hasar ile karşılaşabilir. Bu, sorunuzun donanım kısmı ile ilgili yanıtım. Sorunuzun bir de yazılım tarafı ile ilgili bölümünün yanıtında ise, dijital sistemlerin saldırı, sızma, kötü amaçlı kullanım ya da silah haline getirme karşısında kırılgan olduğunu söyleyebilirim. Sorularınızın her iki bölümünün de yanıtı şu: Bu evrenlerin her ikisinde de –ilki, ikincisinden daha az karmaşık olsa da- altyapıları nasıl koruyacağımızı biliyoruz. Bunu, örneğin,........
© Ekonomim
visit website