Centilmenlerin tartışma kulübü

AB parlamentosu seçimleri bu hafta yapılıyor. Usullere bakıldığında, seçimler ulusal seçimlere benziyor, AB halkı kendilerini parlamentoda temsil edecek kişileri seçiyor. Siyasi sonuçları açısından değerlendirildiğinde ise, AB seçimleri ulusal seçimlere benzemiyor.

Pekiyi, sorun nedir? AB devletlerin kurduğu bir birliktir. Önemli konularda karar alınabilmesi için üyelerin oybirliği lazımdır. Parlamentonun ne istediği pek önemli görülmez. Ulusal parlamentolarda çoğunluk hükümetin icraatine yön verebilir, hükümette değişiklik zorlayabilir ancak Avrupa parlamentosunun uygulamada buna benzer yetkileri yoktur. Kurallara bakılacak olursa, parlamento Komisyon başkanını seçmekte, diğer komisyon üyelerini de onaylamaktadır. Gerçekte ise kararlar gayet karmaşıktır, her üyenin tek tek tatmin edilmesi gerekmektedir. Bu durumda parlamentoya genellikle sadece varılan anlaşmaları onaylamak düşmektedir.

Son dönemde parlamento ilk defa hükümetlerin üzerinde anlaşmaya vardığı bir Komisyon Başkanı adayını onaylamayacağını beyan etmiştir. Üyeler Alman kökenli bir “spitzenkandidat” (tercih edilen aday) üzerinde anlaşmışken, parlamento onay vermeyeceğini açıklamıştır. Sonuçta dönemin Alman savunma bakanı Ursula von der Leyen, beklenmedik bir şekilde AB Komisyonu başkanı seçilmiştir. Böylece, parlamento her zaman hükümetlerin üzerinde anlaştığı bir adayı desteklemeyeceği konusunda bir uyarı yapmışsa da, yine de rolü ulusal parlamentoların siyasetteki belirleyici rolünden çok uzaktır. Örneğin, AB parlamentosu Birlik bütçesini de onaylamaktadır ama bu işlemde her parlamenter ülkesinin çıkarını korumaya yöneldiğinden, parlamento AB’nin parasını hangi Avrupa amaçları için harcayacağını........

© Ekonomim