Avrupa Birliği (AB) tek pazarı, mal, hizmet, sermaye ve iş gücünün serbest dolaşımını sağlayan entegre bir ekonomik alandır. 1993 yılında Maastricht Anlaşması ile yürürlüğe giren bu pazar, Avrupa’daki ekonomik entegrasyonun en önemli araçlarından biri olarak kabul edilmektedir. Avrupa Birliği Tek Pazarı, dört temel özgürlüğe dayanır: malların serbest dolaşımı, hizmetlerin serbest dolaşımı, sermayenin serbest dolaşımı ve kişilerin serbest dolaşımı.
- Bu özgürlükler, AB üyesi ülkeler arasındaki ticaret engellerini ortadan kaldırmayı ve ekonomik entegrasyonu derinleştirmeyi amaçlar.
- Tek pazar, sadece tarifeleri kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda üye ülkeler arasındaki düzenleyici farklılıkları da minimize etmeye çalışır. Bu sayede, AB içindeki işletmeler, farklı ülke pazarlarında daha kolay faaliyet gösterebilirler.
-Tek pazar, Avrupa’daki tüm işletmeler gibi Türk KOBİ'leri üzerinde de önemli etkiler yaratmaktadır.
- 2024 yılı itibarıyla AB Tek Pazarı, 500 milyondan fazla tüketici ve 27 üye devletten oluşan geniş bir ticaret sahası sunmaktadır.
- Türk KOBİ'leri (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler), AB Tek Pazarı'na erişim ve bu pazarla entegrasyon sağlama konusunda çeşitli fırsatlar ve zorluklarla karşı karşıyadır.
Açık kaynaklardan derlediğim bu yazımda, AB tek pazarının Türk KOBİ'leri üzerindeki etkileri, fırsatlar ve zorluklar çerçevesinde ele alacağım…
Genel bakış
- AB Tek Pazarı'nın yapısı
Avrupa Birliği tek pazarı, malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbest dolaşımını sağlayarak, üye ülkeler arasındaki ekonomik entegrasyonu derinleştirmeyi amaçlamaktadır.
Bu sistem, ticaret engellerini ortadan kaldırarak AB içindeki rekabetçiliği artırmakta ve üye ülkelerdeki işletmelerin daha geniş bir pazara erişimini sağlamaktadır.
AB tek pazarı, sadece AB üyesi ülkeler için değil, aynı zamanda AB ile yakın ticari ilişkileri bulunan diğer ülkeler için de önemli etkiler yaratmaktadır.
Türk KOBİ'lerinin........© Ekonomim