Troçki ve Stalin

Rus devrimi 20. Yüzyılın en önemli olaylarından birisidir. Bu yüzden gelişmiş insanların ilgisini genç yaşta çekmiştir. Troçki ve Stalin konusu da böyledir: Entelektüel için çekicidir. Stalin’e iki alternatif vardı: Buharin ve Troçki. Buharin’in önerdiği yol NEP’in devamı, piyasayla uzlaşmak, bir tür 1980 sonrası Çin (Deng Xiaoping’in süper-Buharinciliği hatırlanabilir) olduğu için radikal gençlere cazip gelmesi söz konusu olamazdı. Geriye sadece Troçki kalıyordu. Ancak Troçki’nin pek çok analizinin parlaklığını kabul edenler bile kendilerini Stalin’in haklı olduğunu düşünürken buldular. Neden?

Birincisi, bu konu geçen yüzyılın sosyalist (burada kendisini Marksist olarak tanımlayan anlamında kullanıyorum) entelektüelinin vicdanıyla ilgilidir ve basit bir mesele değildir. Troçki bazen savunma amacıyla kendisini düz bir Leninist gibi göstermeye, Lenin’in altına yerleştirmeye çalışsa da aslında oraya yerleşemez çünkü Maurice Merleau-Ponty’nin dikkat çekici analizinin de gösterdiği gibi özgün bir siyasal düşünürdür. Lenin’den farklıdır. İlk dönemini Alexander Helphand (Parvus Efendi) ile birlikte düşünmek lazım. “Rafine Marksist” olması ayrıca can sıkıcıdır çünkü yenilgisi Marksizm’in “belle époque” unun sonunu haber verir. Troçki’nin Stalin’e kolayca yenilmesi soldan yapılan Leninist “revizyonun” –Bernstein çizgisinden farklı olarak soldan revizyon ama yine de revizyon- Avrupa Marksizm’i içinde tutmayacağının, o anlamda sonun gelmekte olduğunun erken habercisidir. Öyledir çünkü özgün siyasal düşünür olmasının yanında becerikli ve örgütçü bir liderdir. Elbette Lenin gibi değildir ama çok uzun süre uzak durduğu bir akıma en önemli anda katılıp hızla başarı kazanmıştır. Kızıl Ordu’nun hazıra konmuş komutanı değil, kurucusudur. Belki de ona yakın Bolşevikler o kadar da “Troçkist” değillerdi çünkü etkileyici, güçlü ve Lenin’den sonraki doğal lider olarak görülen bir siyasetçinin arkasında yüzde 100 ideolojik bağlanma olmadan da saf tutmak şaşırtıcı olmamalıdır. Bu nedenle “Troçki konuşur; Stalin pratisyendir, yapar”; “Troçki entelektüeldir; Stalin halk adamıdır” türü sağın da başka liderler için kullanabileceği ve kullandığı popülist yavanlıklar tutmaz. Üstelik Troçki, Stalin kadar Rus saymamamız gerektiği halde veya o nedenle, sonuçta Avrupa’dır –ki Stalin’in Gürcü olması etki yapmamıştır. Bu rahatsız edicidir çünkü Marksizm Avrupa’yı medeniyet ve kaynaklarının en önemlisi olarak görmekten asla vazgeçmedi. Rus Marksistleri Slavofil değil batıcıydılar. Avrupa ülkeleri durumu zamanında kavrayamamış olsalar, hatta bir ara Stalin’le olan uzlaşmazlığını bir oyun olarak görseler de yenilgisi sembolik ve semptomal bir yenilgidir. Şöyle de söylenebilir: Troçki’yi Rusya’da lider........

© Ekonomim