Samuray’ın vedası

88 yaşında Douchy’deki şatosunda ölen efsane oyuncu Alain Delon kimdi? Anne babası ayrılınca 4 yaşında koruyucu bir ailenin yanına verilen, 17 yaşında Fransız donanmasına katılarak Hindiçin’e giden, 22 yaşında henüz ünlü değilken Cannes’da boy gösteren, sinemanın gelmiş geçmiş en yakışıklı ve yetenekli oyuncusu… Peki tarihçi Ayşe Hür’ün yazdığı gibi şeytan mıydı yoksa melek mi?

‘Samuray’ın Vedası’ başlığına Alain Delon’un bizzat onay verdiğini biliyor musunuz?

Yıllar önce Schnock Dergisi’nin kendisine ayırmış olduğu sayı için gazetecilerle basın toplantısında Alain Delon soruyor: “Yarın tutun ki öldüm. Başlığınız ne olurdu? Gazetecilerin bir ağızdan ‘Samuray’ın Ölümü’ diye bağırınca gülümseyerek “tamam anlaştık” diyor. Sinema tarihinin en ikonik isimlerinden Alain Delon… Yukarıda bahsettiğimiz Samuray’ın, yani 1960’ların, 1970’lerin en iyi yönetmenleri Luchino Visconti, Louis Malle, Joseph Losey, Jean-Pierre Melville, Michelangelo Antonioni’nin unutulmaz filmlerinde oynayan Delon’un hayatına giren kadınları, Le Pen’i desteklemesi ve siyasi görüşündeki tutarsızlıklarını, dönemin mafya babalarıyla ilişkilerini, isminin geçtiği cinayetleri, ölümünden az önce birbirine giren çocuklarını, hayatındaki son kişiyi merak ediyorsanız cevaplar yazıda.

Oyuncu Mireille Darc ile birlikte satın aldıkları Douchy’deki şatosunda 18 Ağustos günü aramızdan ayrılan Alain Delon 1935 yılında Paris’in banliyösü Sceaux’da dünyaya geliyor.

Annesi Edith ile babası Fabien Delon boşanınca 4 yaşında koruyucu bir ailenin yanına veriliyor.

Sokakta oğlunu gezdirirken geçenlerin “ne güzel bebeğiniz var” diye Alain’i okşamaya kalkışmaları üzerine çareyi bebek arabasına “bakın ama dokunmayın” yazısını yazan Edith’in oğlunu neden koruyucu aileye verdiğini hep merak etmişimdir.

Nitekim pek çok kez kapak konusu olduğu Paris Match Dergisi’ne 2018 yılında röportajında Delon “Anne ve babamın önceliği değildim. 4 yaşında beni başlarından attılar. Bolca üvey kardeşim oldu” diyor.

Fransız televizyonunun önemli isimlerinden Bernard Pivot ile sohbetinde ise “Tanrı’ya inanıyorsan öldüğünde sana ne söylemesini isterdin” sorusuna verdiği cevap oldukça dokunaklı “Senin en büyük gönül kırıklığını biliyorum. Anne ve babanı ilk kez bir arada görmen için gel seni onlara götüreyim”.

Belli ki anne ve babasının ayrılması, 4 yaşında koruyucu aileye verilmesi Delon’un hayatındaki en büyük travmalarından biri.

Koruyucu ailenin bir trafik kazasında ölmesinden sonra yeniden evlenmiş olan annesine gönderilen Alain Delon’un eğitim hayatı tam bir fiyasko.

HAYATININ DÖNÜM NOKTASI

Disiplinsizlik yüzünden pek çok eğitim kurumundan atılıyor, şarküteri dükkânı olan üvey babasının telkiniyle 14 yaşında ‘şarküteri çırağı’ diplomasını alıyor.

17 yaşında ise Fransız donanmasına yazılarak Laos, Kamboçya ve Vietnam’ın olduğu Fransız sömürgesi olan Hindiçin’e gidiyor, paraşütçü olarak Dien Bien Phu’nun işgaline katılıyor.

14 yaşında bir arkadaşıyla birlikte mafya babası Al Capone’yi görmek ve bir şarküteri dükkânı açmak için Şikago’ya gitmek için evden kaçtığını düşünürseniz orduya yazılmak maceraperest ruhuna pek uygun.

Ne ki orduda dört yıl geçirdikten sonra bir jeep çaldığı için 11 ayını hapiste geçiriyor ve “Beğenin ya da beğenmeyin bugün ne olduysam orduya borçluyum” dediği ordudan ayrılarak Paris’e dönüyor.

Satıcı, garson, kapıcı gibi işlerde çalıştıktan sonra Paris’te kendisinden 10 yaş büyük oyuncu Brigitte Auber ile tanışması hayatının dönüm noktası oluyor.

Auber yakışıklı genç sevgilisini sinema çevresine tanıştırıyor, Fransız sinemasının eşcinsel jönü........

© Ekonomim