Salı günü yayınlanan bu serinin ilk yazısında çuvaldızı kendime batırmıştım: “Bu arada bu yazıyı yazmak için onca kaynağı karıştırdım ama aklıma hiç yapay zekâya sormak gelmedi. İyi mi? Bu da öğretim üyesi bir köşe yazarın verimliliği! Bu dizinin ikinci yazısında (ne zamansa) ondan da yaralanarak bu ayıbı örtmeye çalışayım.”
Keşke söz vermeseymişim. Tanımlar, ilgili makaleler, işletmelerde verimlilik artırmaya yönelik vaka analizlerinden örnekler, dünyada iyi bilinen verimlilik merkezleri falan derken, yapay zekâya beşinci sorum Türkiye’deki verimlik merkezleri oldu. İlettiği listeyi kontrol etmek için internete girdim. Mesela Bilkent Üniversitesi’nde VERİM adlı bir merkezden söz ediyor. Google’a sordum; yok. Bilkent Üniversitesi sitesinde dolaştım; bulamadım. Verimliliğimi artıracağına bana bayağı bir vakit kaybettirdi ChatGPT hazretleri. Ya attı –ki olabiliyormuş, ya da o merkezi bulabilmek için benim internette biraz daha dolaşmam veya en iyisi birkaç arkadaşa telefon etmem gerekiyordu; kabahat benim, henüz yapmadım.
Neyse. Verimlilik üzerine ahkâm keserken asıl amacım verimliliğin nasıl ölçüleceği değil. Bir üretim tesisinde bu amaçla neler yapılabileceği, sözgelimi tanınan tolerans aralığı içinde imal edilmeyen parçaların hurdaya gitmesinin imalat ve malzeme mühendisliği teknikleri ile nasıl önleneceği de........