Cuma günkü Odak köşesinde yer alan yazımda, Semerkant’a Air Samarkand’ın ilk tarifeli seferiyle yolculuğumu yazmıştım. https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/semerkanti-yasamak/736307 Bugün, Özbekistan’ın başkentinin kültürel ve tarihi mekânlarından söz etmek istiyorum…
M.Ö 329 yılında Semerkant’ı fetheden Büyük İskender “Semerkant ile ilgili duyduğum her şey doğruymuş, tek fark hayal ettiğimden daha güzel olması” demiş. Ben de ilk kez gittiğim Semerkant’ta benzer duygular yaşadım…
Mavi kubbelerle kaplı, tarih boyunca İpek Yolu’nun en önemli güzergâhlarından olmuş Semerkant turuna Registan Meydanı ile başladım. Aynı bölgede Uluğ Bey, Tilla Kari (Telkari, altınla kaplanmış anlamında) ve Şirdar (Aslan) Medreseleri ve hemen yakınında Gur-i Emir ile karşısında Rukhabad mezarı bulunuyordu.
Gur-i Emir, “Bey'in Türbesi” anlamına geliyor, her yeri mavi ve yeşil çinilerle kaplanmış. İçinde Timur ve aile bireylerinin mezarları var. Timur’u tarihimizde Ankara Savaşı’nda (1402) 1. Bayezid’i esir alan ve arkasından Osmanlı’da 11 yıl boyunca sürecek taht kavgalarına neden olan isim olarak hatırlıyoruz. 71 yaşında Çin'e karşı düzenlediği seferde hasta düşerek 1405’te hayata veda ediyor ve Gur-i Emir’e defnediliyor.
Semerkant’ın ekmekleri ve lezzetleri
Daha havadayken, Air Samarkand’ın uçağında yemek geldiğinde anlamıştım o ekmeğin farklı ve çok lezzetli olduğunu. Sadece Semerkant’ta yapılan, nâmı ülke sınırlarını aşmış bir tandır ekmeğinden söz ediyorum… Özbekistan'da "nan" denilen bu ekmek bizde olduğu gibi kutsal… Onun için ülkemizde de olduğu gibi şarkılar, atasözleri ve deyimler var. Kelime, Özbek diline Farsçadan geçmiş. Buğday unu ile yapılmış, mayalanmış yassı ürünlerin genel adı da diyebiliriz.
Ekmek, yine bizde olduğu gibi asla çöpe atılmıyor. Yeni doğan çocuğun başının altına bir parça ekmek koyularak uzun ve sağlıklı bir yaşamı olması için dua ediliyor. Yürümeyi öğrenen........