Yeni kültür bükücü: Yapay zekâ
Yapay zekâ yeni bir ‘kültür bükücü’. Ama yönü sabit değil. Onu yalnızca hız ve verimlilik için tasarlarsak, bizi yüzeysel, sabırsız ve parçalanmış bir dünyaya taşır.
Eğer kültür teknolojinin mantığına teslim olursa, sonuçları sadece teknik değil, insani olur. Rasyonel olmayan ve karmaşık insan davranışı ‘sadece ölçülebilir’ olana indirgenir.
******
Kültür, toplumun görünmez işletim sistemidir. Toplumun anlam haritası, vicdan belleği, değer rejimi ve davranış sınırlarıdır. Ekonomik modellerden etik kararlara, sürdürülebilirlik anlayışından siyasal kurumlara kadar her şey kültürün üzerinde yükselir.
Peki, teknoloji mi kültürü takip eder? Yoksa, kültürü belirleyen teknoloji midir?
Bu soru, modern dünyanın en derin gerilimlerinden birini açığa çıkarıyor. Çünkü verdiğimiz her cevap, aslında insanın teknolojiyle kurduğu ilişkiyi yeniden tarif ediyor: Biz mi teknolojiyi şekillendiriyoruz, yoksa teknoloji mi bizi?
Uzun yıllar boyunca ‘teknoloji kültürü takip eder’ fikri makul görünüyordu. Toplumsal ihtiyaçların, ekonomik koşulların, politik tercihlerin ve kültürel kodların teknolojiyi belirlediğini söylemek hem mantıklı hem de kontrolün insanda olduğu düşüncesiyle rahatlatıcıydı.
Ama yapay zekâ bu hikâyeyi bozdu.
Yapay zekâ artık toplumsal ritmin kendisi
Bugün yapay zekâ kültürel altyapımızın kalbine yerleşmiş bir güç durumunda. Neden mi?
Hakikatin doğasını değiştiriyor. Hakikat, doğruluktan çok algoritmalarla dolaşıma girme ve yayılma hızıyla yazılıyor. Tüketim kültürünü programlıyor. Algoritmalar yalnızca ne tükettiğimizi değil, neyi arzuladığımızı bile şekillendiriyor.
Çalışmanın anlamını yeniden yazıyor.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin