"Teknoloji ne iyi ne de kötüdür; aynı şekilde nötr de değildir."
Tarihçi Melvin Kranzberg’in bu tanımlaması önemli. Tarih boyunca, teknolojinin toplumsal etkileri onu yaratanların niyetlerini aşarak genişledi. Teknolojinin sosyal ekolojiyle etkileşimi, teknolojinin geliştirilme amacından saparak, çok farklı çevresel, sosyal ve insani etkiler doğurdu.
Peki, yapay zekâ bu bağlamda nereye oturuyor? Öncelikle, ortaya çıkan bu güç, artık hayatımızın her alanına nüfuz ediyor. Önceki teknolojik devrimlerden farklı olarak, yapay zekâ sadece bir araç değil; aynı zamanda öğrenen, üreten ve kendi kararlarını veren bir aktör haline geliyor.
Artık tartışmamız gereken soru, yapay zekânın insan, çevre ve ekonomi üzerinde etkisi olup olmayacağı değil. Asıl mesele, yapay zekânın yaratacağı etkinin iyi mi kötü mü olacağına ve bunun kimler için, nasıl, nerede ve ne zaman gerçekleşeceğine dayanıyor.
Yapay zekâ, tüm sektörlerde yeni fırsat kapıları aralıyor. Bazı örnekleri sıralayalım.
Sağlıkta, yapay zekâ destekli sistemler teşhis ve tedavide devrim yaratabilir. Eğitimde, yapay zekâ her öğrencinin öğrenme hızına ve stiline uygun bir eğitim deneyimi sunabilir. Bu, eğitimde fırsat eşitliği için büyük bir potansiyel demek.
Yapay zekâ, iklim değişikliğiyle mücadelede güçlü bir araç olabilir. Yapay zekâ tabanlı analizler, enerji tüketimini optimize etmek ve karbon emisyonlarını azaltmak için kullanılabilir. Tarımda, mahsul ve su verimliliği üzerine çalışan yapay zekâ sistemleri, gıda........