Tüketici fiyatlarının eylül ayındaki artışı genel beklenti olan yüzde 2’nin neredeyse yarısı kadar daha fazla oldu. Tüketici fiyatları geçen ay yüzde 2.97 arttı. Aslında İstanbul Ticaret Odası’nın yüzde 3.90’lık açıklamasından sonra eylül için beklentileri revize etmek gerekiyordu ama yine de bir umut yüzde 2 dolayında bir oran bekleyenler çoktu.
Eylül ayındaki bu oran geçen yılın aynı ayındaki yüzde 4.75’in altında (öyle olması da gayet normal tabii ki), 2022’deki orana göre de bir miktar düşük ama daha önceki tüm yılların eylülünden hâlâ çok yüksek. 2018’in eylülünde o yıla özgü olarak ortaya çıkan yüzde 6.30’luk rekor artışı ayrı tutuyorum.
İşte bu yüzden yüzde 2.97’lik oran çok can sıkıcı ve yakın zaman için öngörülen planları bozucu bir nitelikte...
Uygulanan ekonomi politikasının enflasyonla ilgili temel amacı nedir şeklindeki bir soru ilk bakışta çok anlamsız görünebilir.
Oysa bu soruya siyasetçi başka türlü, Merkez Bankası başka türlü yanıt verecektir.
Elbette ortak amaç enflasyonu aşağı çekmek ama hangi enflasyonu?
Öncelik yıllık oranı belli bir düzeye indirmek mi, yoksa aylık oranda bir istikrar kazanmak mı?
Siyaset tabii ki yıllık oran diyecektir. Çünkü yıllık oranın düşeceği zaten biliniyordu; 3 Temmuz’da da bu durum belirginleşti. Herkes biliyordu zaten ne zaman ne olacağını. Ama olsun; bir de havalı bir isim bulundu “dezenflasyon süreci” diye. Ne var ki, baz etkisine dayalı düşüş bir süre sonra sekteye uğrayacak, baz etkisi oluşturacak yüksek artışlar bitecekti. İşte eylülde kısmen bitti.
Enflasyonda düşüşten Merkez Bankası’nın ne anladığı ise çok farklı. Merkez Bankası ısrarla ama ısrarla “Bizim için yıllık oranın değil, aylık oranın seyri önemli”........