Bilim ve Yükseköğretim Bakanlıkları neden şart! (1) |
Bilim toplumu olmadan refah toplumu, özgür ve özerk üniversiteler olmadan da bilim toplumu olmak mümkün değil. Peki “üniversiteler” ve “bilim” Bakanlar Kurulu’nda temsil ediliyor mu? Hayır! YÖK ve TÜBİTAK dış kapının mandalı gibi bazı bakanlıklara yamanmış durumda!
Üniversitelerimiz gibi tıpkı TÜBİTAK ve benzeri bilim kuruluşlarımız, tekno parklarımız, araştırma merkezlerimiz ve bilim insanlarımız adeta kaderlerine terk edilmiş durumda. Halk tabiriyle sırtlarını dayayacakları güçlü bir “arkaları” yok.
Vakıf üniversiteleri ve özel hastaneler yüzünden tıp fakültelerimizin, ilk 500’e giren üniversitelerimiz ve savunma sanayimizin içi boşalmış durumda. Buna acilen dur demek gerekmez mi? Ama nasıl?
İsterseniz gelin önce bir durum tespiti yapalım:
. Bilimin de yükseköğretimin de gerçek anlamda sorumlusu yok. TBMM’de YÖK ve üniversiteleri MEB, TÜBİTAK’ı da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı temsil ediyor ve bu yüzden kendi özgür iradelerini yeterince yansıtamıyor, kaderlerini ve vizyonlarını kendileri belirleyemiyorlar! Siyasetin gölgesinde kalıyorlar.
. İnsan gücü planlaması, bilim politikası, istihdama yönelik eğitim, üniversite-sanayi işbirliği, ARGE ve tekno parkların daha verimli kullanmaları konusunda yeterince inisiyatif alamıyorlar.
. Devletin yetiştirdiği bilim insanları özele ya da yurtdışına giderken ya gitmek zorunda kalırken adeta seyrediliyor. Gidenleri yeri doldurulamıyor. Kan kaybı had safhada. Giden üstün yetkinliğe sahip bilim insanlarının yerine aynı yetkinliğe ve kariyere sahip yeni eleman bulunamıyor, başvuruların cazip hale getirilmesi konusunda yeterince çaba gösterilmiyor, kaynak yaratılamıyor.
. Yeni bir “Bilim İnsanı Yetiştirme Fonu”........