Sadece gazete satan büfeler vardı bir zamanlar. Genelde beş on metrekarelik bir alandan, mütevazi bir tabeladan ve küçücük bir pencereden ibaret olurlardı. Sahipleri suya, sabuna, ekmeğe, sigaraya, kolaya, dondurmaya ihtiyaç bile duymaz, bu şekilde yani sadece gazete satarak ev geçindirirlerdi. Parmak uçlarının kâğıt nedir bildiği yıllar…

O trene en son binmiş kuşaktan biri olarak ben de az gazete satın almamıştım böylesi yerlerden. Evin siparişi olan bir iki tanesini koltuğumun altına sıkıştırır, eve varıncaya dek bulmacalarına davranacağım anı iple çekerdim. Sonra da alırdım elime kalemi, başlardım kutucukları harf harf doldurmaya. Yukarıdan aşağıya, soldan sağa…

Eğitim İş Sendikası tarafından 10 sayıdır yayınlanagelmiş ama ne var ki varlığından henüz haberdar olduğum Ekenek adlı dergiyi okurken o yıllara gittim birden. Çünkü o yıllarda, o bulmacaları çözerken öğrenmiştim ilk, bu “ekenek” sözcüğünün ne anlama geldiğini. Sorusu bulmacaların en vazgeçilmez sorularından biriydi çünkü, şöyle çıkardı: “Ekime elverişli toprak”.

Nasıl olmuş da bunca zaman rastlamamışım bu güzelim sorunun cevabı olan dergiye, pes bana doğrusu! Adının hakkını bu denli veren bir dergiyken üstelik… Nasıl olmuş da okumamışım hiç kendisini, bilmiyorum! Neyse ki sevgili editörü Kaan Eminoğlu bir incelik gösterip........

© Edebiyat Burada