Küresel makro perspektifte para politikaları ve Türkiye ekonomisi: Zorlu dengeler |
Küresel ekonomide ABD Merkez Bankası (Fed) ve ülkemizde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ekseninde şekillenen para politikaları, 2026 yılı için makroekonomik görünümü belirleyen temel unsurlar olmaya devam ediyor. Özellikle enflasyonla mücadele ve büyüme hedefleri arasındaki hassas denge, her iki ülkenin de yol haritasını çizmekte kritik rol oynuyor.
ABD Merkez Bankası (Fed), son toplantısında politika faizini beklentiler dahilinde 25 baz puan düşürerek yüzde 3,50-%3,75 aralığına çekmiş ve böylece bu yıl içinde üçüncü kez faiz indirimi gerçekleştirmiş oldu. Fed’in projeksiyonları, 2026 yılı için “yumuşak iniş” senaryosuna işaret ediyor.
* Faiz projeksiyonları: Fed’in kendi tahminlerine göre, 2026 yılı için federal fon oranına ilişkin tahminin yüzde 3,4 seviyesinde tutulduğu görülüyor. Ancak, piyasalar ve analistler genellikle daha agresif bir gevşeme bekliyor. Para piyasalarındaki fiyatlamalar, Fed’in 2026 yılında toplamda iki faiz indirimi yapacağı yönünde yoğunlaşırken, bazı uzmanlar iş gücü piyasasında beklenen gelişmelerle faiz oranlarının 2026’nın ikinci yarısında yüzde 3’ün altına çekilebileceğini öngörüyor. Trading Economics’in ekonometrik modelleri ise ABD Fed Fonları Faiz Oranının 2026 yılında yüzde 3,25 civarında seyredeceğini tahmin ediyor.
* Enflasyon ve büyüme: Fed, enflasyonun (PCE) 2026 sonunda yüzde 2,4’e gerilemesini ve ekonomik büyümenin 2025’teki yüzde 1,7’den 2026’da yüzde 2,3’e yükselmesini öngörüyor. İşsizlik oranı tahmini ise 2026 için yüzde 4,4 olarak korunmuştur.
Fed’in nötr faiz seviyesine yakın bir noktada politika yapması, enflasyonu yeniden alevlendirme riskini veya resesyonun derinleşmesi riskini beraberinde getirebilecek hassas bir denge gerektiriyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), 11 Aralık 2025 tarihli son........