IMF Ekim 2025 raporu bize ne söylüyor?

Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) “Küresel Ekonomi Değişim İçinde, Beklentiler Sönük” (Global Economy in Flux, Prospects Remain Dim) başlığıyla yayımladığı Ekim 2025 raporu, dünya ekonomisi için belirsizlik bulutlarının henüz da­ğılmadığını net bir dille ortaya koyuyor.

Küresel büyümenin 2025 ve 2026 yıllarında %3,2 bandın­da sıkışıp kalacağı öngörülürken, ticaret savaşla­rının kızıştığı ve korumacılık rüzgarlarının sert­leştiği bir “yeni normal” ile karşı karşıyayız. Bu zorlu küresel konjonktür, gelişmekte olan ülke­ler için hem ciddi riskler hem de stratejik fırsat­lar barındırıyor. Raporun satır aralarına indiği­mizde ise Türkiye ekonomisi adına “temkinli bir iyimserlik” ve karar vericiler için hayati uyarılar öne çıkıyor.

Raporun veri setine mercek tuttuğumuz­da, Türkiye’nin büyüme hikayesinin Avrupa’da­ki durgunluğa rağmen dirençli bir şekilde devam ettiğini görüyoruz. IMF projeksiyonlarına göre, Türkiye ekonomisinin 2024 yılında %3,3’lük bir büyüme performansı sergilemesi, ardından vites yükselterek 2025’te %3,5 ve 2026’da %3,7 oranın­da büyümesi bekleniyor. Bu rakamlar, Türkiye’nin üretim kaslarının ve ihracat potansiyelinin, küre­sel ticaretteki yavaşlamaya rağmen ayakta kaldı­ğını kanıtlıyor.

Ancak asıl kritik soru, raporun ikinci bölü­münde ele alınan “Gelişmekte Olan Piyasaların Direnci: Şans mı, İyi Politika mı?” başlığında giz­li. IMF, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin son yıllarda dış şoklara karşı kayda değer bir di­renç gösterdiğini kabul ediyor. Fakat rapor, bu di­rencin sadece konjonktürel «şans» faktörlerine bağlanamayacağını;........

© Dünya