Panoptikondan dijital otoriterliğe: Algoritmaların gölgesinde demokrasi |
Yapay zekâ yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve toplumsal eşitlik açısından da bir sınav. Eğer bu teknolojileri yalnızca hız, verimlilik ve kâr mantığıyla ele alırsak, otoriter dalgayı hızlandırabiliriz. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve norm üretimiyle demokrasiyi güçlendirecek alternatif yollar da mümkün.
Birkaç haftaya böldüğüm bu yazı dizisinde yapa zekanın ekonomik değil, aynı zamanda siyasal ve normatif boyutlarını da sunmayı amaçlıyorum. Çünkü geleceğin demokrasisi, hepimizin hem ülkemizde hem de dünyada bir süredir tecrübe ettiği gibi yalnızca sandıkta ve sandıkla tecelli etmeyecek. Cambridge Analytica benzeri birçok örnekte olduğu gibi insan davranışını etkileyen yapay zeka çözümleri toplumun geleceğine de yön verecek. Peki, yapay zekâ çağında özgürlüğü korumanın yolu ne olacak?
İnternetin ve sosyal medyanın ilk yıllarında hakim olan umut, bilgiye erişimin demokratikleşeceği; bireylerin kamusal hayata daha aktif katılacağı yönündeydi. Ancak bu umut yerini karmaşık bir gerçeğe bıraktı: bugün aynı teknolojiler, özgürlükleri kısıtlayan, siyaseti şekillendiren ve otoriter rejimleri güçlendiren araçlar hâline geldi.
Shoshana Zuboff ‘un gözetim kapitalizmi (surveillance capitalism) adını vererek dile getirdiği bu kavram FAMGA (Facebook, Amazon, Microsoft, Google, Apple) başta olmak üzere dijital platformların kullanıcılardan topladığı verileri yine kullanıcıların davranışlarını öngörme ve yönlendirme maksatlı işlediğini, böylece kullanıcılara hem ekonomik hem politik müdahale kapasitesi kazandığını iddia eder.
Bu yaklaşımda veri artık yalnızca şirketlerin gelir kaynaklarından biri değil; insan davranışlarını haritalayan, tahmin eden ve şekillendiren bir etki unsurudur Verinin bu yönü, reklam modelinden politika modeline geçişi mümkün kılar: bir bireyin tercihleri yalnızca ne alacağına dair ipucu vermez; aynı zamanda politik algılarını, duyarlılıklarını ve tepkilerini de tahmin etmeye elverişli hale gelir.
Dijital ve küresel beşli çeteden bahsederken bu şirketlerin getirdikleri riskleri sadece gözetim kapitalizmi çerçevesinde ele almak yeterli değil. Bu şirketler, sadece dijital altyapıyı sağlamakla kalmayıp platform sahipliği, veri erişimi ve içerik kontrolüyle inovasyonun merkezi aktörleri haline geldikleri için bütün zinciri kontrol eden tekelci bir yapı oluşturuyorlar.
Örneğin yeni bir dijital girişim düşünün: mobil uygulamanız Google Play ya da Apple App Store’a kabul edilmeli; veri tabanı altyapınız büyük ölçüde Amazon Web Services ya da Microsoft Azure üzerinden sağlanmalı; sosyal medya varlığınız Facebook ve Instagram üzerinden yürütülmeli. Bu bağlamda bir fikri “FAMGA’sız” hayata geçirmek ve onlara bağlı kalmadan büyütmek neredeyse imkânsız hale geliyor.
Şimdi anlatacağım örnek de Türkiye’den. Çevrimiçi pazaryeri alanında ülkenin en önde gelen şirketlerinden birinin çok iyi iş yapan küçük üreticileri tespit ettikten sonra bunları ele geçirmek ya da........