En düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlenmemeli

Bugün Hazine ve Maliye Bakanı ile CHP’nin ekonomi kurmayları arasında gerçekleşecek görüşmenin en önemli konularından biri de hiç kuşkusuz emekli maaşları olacak. Ülkemizde 16 milyona yakın emekli var. Bu emeklilerin önemli bir bölümü de açlık sınırının çok altında maaş alıyor. Bu yüzden de emekli maaşlarının ana gündem maddesi olması çok anlaşılır.

Konuyla ilgili çözüm önerilerinden biri de en düşük emekli maaşının asgari ücrete eşitlenmesi. Bu öneri yeni değil. 2023 genel seçimlerinden önce birçok parti lideri aynı öneriyi dile getirmişti.

Zamanında EYT’nin de çıkarılmasına karşı çıkmış birisi olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki en düşük emekli maaşı asgari ücret olmamalı. Neden? İkisi bambaşka kavramlar çünkü. Önerinin akılda kalması dışında iktisadi olarak açıklanabilir hiçbir tarafı yok. O yüzden de bu yazıda, başta 11.000 TL emekli maaşı alan babam ve arkadaşlarından linç yemeyi göze alarak bu konuya değineceğim.

İlk önce önerinin gerçekleşmesi durumunda olacakları yazayım. Çok değil üç sene içinde Türkiye’de emekli maaşlarının neredeyse tamamı açlık sınırının altında kalacak olan asgari ücrete eşitlenir, hali hazırda çalışanların yaklaşık yarısının da bu asgari ücreti aldığını düşünürsek nüfusun üçte biri (orta büyüklükte bir Avrupa ülkesi ediyor) neredeyse hayatta kalma mücadelesi verir. Geçmişte çok çalışıp çok prim yatıranla az çalışıp az prim yatıran arasındaki fark ortadan kalkacağı için hak ve adalet kavramları daha da zedelenir. Nesiller arası adalet de ortadan kalkar.

Bugüne gelene kadar benim görebildiğim kadarıyla üç temel yanlış yapıldı. 1980’li yıllarda yüksek bütçe açıklarının düşük faizle borçlanarak finanse edilmesi için Hazine enflasyonun çok altında faiz oranıyla SSK’ya hazine bonosu sattı. Yani devlet vatandaşını dolandırdı. 1990’lu yıllarda ise kadınların 38, erkeklerin de 43 yaşında emekli olmasının önü açıldı. Yani devlet bir sonraki nesli dolandırdı. Böylece birçok........

© Dünya