2026’ya girerken Türkiye’nin ekonomik görünümü

Türkiye ekonomisinde, yük­sek enflasyon sürecinden düşük enflasyon sürecine ge­çişte izlenen “dezenflasyon” politikası sonuç vermeye başladı. Küresel ticaret poli­tikalarına ilişkin belirsizlik­ler devam etmesine rağmen Merkez Bankası raporları da bu olumlu gelişmeleri teyit ediyor. Ancak, bu olumlu ge­lişmenin bireylerin ekono­misine de olumlu yansıması bek­lenmekte.

Küresel ticaret politikaları­na ilişkin belirsizlikler sürerken küresel büyüme görünümü za­yıf kalmaya devam etmiştir. İkili anlaşmalar tarife oranlarının ar­tışını bir miktar sınırlasa da ta­rife oranları geçmişe göre yük­sek düzeylerini sürdürmüş, küre­sel ticarette korumacılık eğilimi yıl başına göre artmıştır. Ayrı­ca, ABD-Çin arasında süregelen müzakereler ve ABD’de devam eden yasal süreçler ticaret politi­kalarındaki belirsizliğin yüksek düzeylerde kalmasına neden ol­maktadır. Korumacı önlemlerin etkilerinin 2026 yılında da belir­ginleşerek süreceği değerlendi­rilmektedir. Bu doğrultuda, Tür­kiye’nin ihracat ağırlıkları esas alınarak hesaplanan küresel bü­yüme endeksinin yıllık artış ora­nı varsayımı, 2025 yılı için yüzde 2,0 olarak korunurken, 2026 yılı için ise yüzde 2,2 olarak bir ön­ceki Enflasyon Raporu’na kıyas­la sınırlı bir miktarda aşağı yönlü revize edilmiştir.

Tahminler oluşturulurken kü­resel büyüme görünümünün za­yıf olduğu, ülke risk priminde bo­zulma olmadığı bir görünüm esas alınmıştır. Orta vadeli tahmin­ler üretilirken sıkı para politika­sı duruşunun fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılık­la sürdürüleceği ve ekonomi politikaları arasındaki eş gü­dümün güçleneceği bir görü­nüm esas alınmıştır. Fiyat is­tikrarı sağlanana........

© Dünya