Türkiye ekonomisinin dövizle dansı
Türkiye ekonomisinin son kırk yılı, neredeyse bütünüyle dövizle imtihanının tarihi olarak okunabilir. Türk lirası yalnızca bir para birimi değil, ekonomik kırılganlıkların, siyasi tercihlerin ve toplumsal güvenin sembolü olageldi. Bugün, 15 Ekim 2025 itibarıyla dolar kuru 41,8 TL seviyesinde dalgalanıyor; yıl içi ortalama 38,7 TL.
Bu tabloyu anlamak için dövizin sadece bir fiyat olmadığını, aynı zamanda ekonominin nabız grafiği olduğunu görmek gerekir.
Kur seviyesi, büyümeden cari açığa, enflasyondan faiz politikasına kadar tüm göstergeleri belirleyen bir değişkendir. Bir ekonomide para biriminin değeri, o ülkenin dışa dönük güven endeksidir.
Yabancı yatırımcı için kur bir risk fiyatı, hanehalkı için güven barometresi, ihracatçı için rekabet aracı, ithalatçı için maliyet göstergesidir. Dolayısıyla Türkiye’nin dövizle dansı, aslında üç eksende döner: güven, denge ve bağımlılık. Cumhuriyet’in ilk yıllarında ithalat kısıtlamaları ve planlı ekonomiyle kapalı bir yapı hâkimdi.
1980’lerle birlikte küresel entegrasyon başladı. O günden bu yana Türkiye neredeyse her on yılda bir kur şokuyla yüzleşti: 1994, 2001, 2018 ve 2021…Her biri farklı nedenlerle, ama aynı sonuçla: yüksek enflasyon, daralan büyüme, artan dolarizasyon.
Bugün TCMB politika faizi @,5, enflasyon 3,3.Bu, fiyat istikrarının hâlâ “arayış” içinde olduğunu gösteriyor. Öyleyse soralım: Türkiye neden dövizle yaşamak zorunda kaldı? Bu dansın ritmini ekonomi mi, siyaset mi belirliyor?
Türkiye’nin döviz hikâyesi 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlar. O güne dek ithalat izinle yapılır, döviz kıt bir kaynaktır. 1980 sonrası ihracata dayalı modelle birlikte döviz hem kazanç hem risk unsuru hâline geldi.
1980’ler: İhracat 1980’de 2,9 milyar dolarken 1989’da 11,6 milyar dolara çıktı; dış borç da 16 milyardan 43 milyara yükseldi. 1989’da sermaye hareketlerinin serbest bırakılması sıcak parayı artırdı ama kırılganlığı da büyüttü.
1994 krizi, kamu açıkları ve kısa vadeli dış borçlanmanın sonucu olarak patladı; dolar birkaç ayda 14.500’den 38.000 liraya sıçradı, enflasyon 0’ye çıktı, ekonomi %6 küçüldü.
2001 krizi ise sabit kur sisteminin çöküşüydü. Bir günde dolar 686.000 TL’den 1.000.000 TL’ye yükseldi; GSYH %5,7 daraldı. Türkiye IMF programıyla dalgalı kura geçti. 2002 sonrası reformlar, 2008’e kadar istikrar getirdi.
2002–2008: TL güçlendi, enflasyon tek haneye indi, kişi başı gelir 10.000 dolara çıktı. Ama cari açık GSYH’nin %6’sına ulaştı, dış borç 130 milyardan 291 milyara yükseldi. 2008 küresel krizinde TL değer kaybetti, 2009’da büyüme -%4,8 oldu.
2010–2013: Hızlı kredi genişlemesiyle büyüme %9’a ulaştı, ama cari açık rekor 75 milyar dolara çıktı. FED’in 2013’te parasal sıkılaşma sinyali vermesiyle sıcak para çıkışı başladı, kur 1,8’den 2,3’e yükseldi.
Güven dönemi sona erdi, kırılgan dönem başladı.
2018, Türkiye’nin döviz tarihinin en kritik kırılma........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein