menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’de büyüme, gelir dağılımı ve kalkınma

15 0
previous day

Büyüme: Rekor değil ama “yatırımla gelen” bir dö­nem.

Türkiye ekonomisi, son yıl­larda dalgalı bir büyüme sergi­lemiş; 2023–2024 döneminde ve 2025’in ilk çeyreklerinde kü­resel belirsizlikler, enflasyon ve dış borç baskısıyla karşılaşmıştı. Ancak 2025’in üçüncü çeyreğine dair harcama yöntemiyle hesap­lanan veriler, dikkat çekici bir yapısal değişimi ortaya koyuyor:

-Bu çeyrekte Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu (yatırımlar) ,7 artarak büyümenin en güç­lü kalemi hâline gelmiş durumda.

-Uzun yıllardır büyümenin çoğu iç talep (tüketim) üzerinden oldu; fakat bu sefer tüketimin katkısı göreli olarak daha zayıf.

-Bu durum, Türkiye açısın­dan “tüketim-dayalı büyüme → yatırım-kapasite artışı” yönün­de bir kırılmayı işaret ediyor: Ya­ni bu çeyrek büyümesi geleceğe yatırım yapan bir büyüme olarak okunabilir.

Bu gelişme, eğer sürdürülebi­lir olursa, Türkiye’nin orta-vade kalkınma potansiyelini artırabi­lir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli uyarılar var: Ya­tırım finansmanı kur ve enflas­yon riski altında; yatırım artışı yapısal dönüşüm olmadan tekil bir sıçrama olabilir.

Büyüme rakamları ne olursa olsun, önemli olan bu pastanın nasıl paylaşıldığı. Ne yazık ki son veriler, gelir dağılımında ciddi adaletsizlikler olduğunu gösteri­yor:

-2024 verilerine göre, Türki­ye’de Gini Katsayısı 0,413 olarak açıklandı; bu, bir önceki yıla göre 0,007 puan az — ancak hâlâ yük­sek bir eşitsizlik düzeyi.

-En yüksek gelire sahip ’lik grup toplam gelirin yaklaşık H–49,8’ini alırken; en düşük ’lik dilim ise yalnızca %5,9– 6,3 pay alıyor.

-Ücretli çalışanlar (maaş/ ücret geliri) toplam gelir için­de H–49 düzeyinde; bu, ücret­li emeğin hâlâ önemli olduğunu gösteriyor.

-Buna rağmen, en yüksek ge­lir grubu ile en düşük gelir grubu arasındaki uçurum (eşdeğer fert gelirleri açısından) çok yüksek: Türkiye’de gelir uçurumu hem gelir grubu hem bölge hem de ha­nehalkı yapısına göre derinleş­miş durumdadır.

Bu veriler ışığında şöyle dene­bilir:

Büyüme var; ama büyüme­den elde edilen gelir, toplu­mun geniş kesimlerine eşit da­ğılmıyor.

Yeni yatırımlar ekonomiyi bü­yütebilir; ama eğer gelir paylaşı­mı adil değilse, “kalkınma” ola­rak değil, “zenginleşme” olarak kalır.

“Kalkınma” kavramı yalnızca daha büyük bir ekonomi değil; aynı zamanda daha nitelikli bir üretim yapısı, daha yüksek refah, daha eşit paylaşım, bölgesel den­geler ve sürdürülebilirlik anla­mına gelmeli. Mevcut veriler ne gösteriyor?

-Yatırım artışı (GSYH’ye ,7 katkı) ekonomik kapasi­teyi artırabilir: Üretim altyapısı güçlenebilir.

-Eğer bu yatırım yapıları ve­rimlilik, teknoloji, enerji, sana­yi altyapısı gibi stratejik alanlar­da yoğunlaşırsa, Türkiye orta va­dede üretim-tabanlı kalkınmaya........

© Dünya