Dijital dünyada yaşamak |
Analog (sürekli) verilerden dijital (sayısal) verilere geçişimiz çok hızlı oldu ve bugün dijital veri akışı dört bir yanımızı kuşatmış durumda. Artık televizyonlar, sinema salonları ve müzik konserleri dahi demode olma yolunda hızla ilerlerken evdeki akıllı televizyonlardan, bilgisayarlardan, tabletlerden veya cep telefonlarından kolayca ulaşılabilen içeriklerin çağı başladı.
Günümüzde artık bir parçayı dinlemek için albüm satın almanıza gerek yok; istediğiniz parçayı, yolda seyir halindeyken birkaç parmak dokunuşu ile satın alabilir ve anında keyfini sürmeye başlayabilirsiniz. Yollarda gezinirken size internete bağlanma olanağı sunan teknolojiler sayesinde (şimdilik biraz maliyetli de olsa) istediğiniz içeriğe anında erişme hürriyetine sahipsiniz. İnsanlığın internete yansıyan hali hazırdaki tüm bilgisini içeren Google ve benzeri arama motorları hepimize bilgiye ulaşmak anlamında sınırsız görünen bir gelecek vaat ediyor.
Peki acaba beynimiz buna hazır mı? İnsan beyni, bu kadar çeşitli, renkli ve hızlı veri ile başa çıkabilecek donanımlara sahip mi? Bu konu son yılların da en önemli merak unsurlarından biri ve henüz “dijital çağda doğmuş” çocukların yaşlılık dönemlerini gözlemleme şansımız olmadığından dijital veri bombardımanının uzun dönem etkileri hakkında çok fazla isabetli tahminler yürütecek durumda değiliz. Fakat beyin ve insan fizyolojisi üzerinde yapılan bazı çalışmalar, bizi dijital kanalların kullanımı konusunda uyaran önemli sonuçlar ortaya koyuyor.
Yukarıda sıraladığımız teknolojik imkanların “güzel” şeyler olduğuna dair şüphe duymamız için ilk bakışta bir neden görünmüyor. Fakat her güzel ve keyifli şey, özellikle yatkınlığı olan beyinler için “bağımlılık” potansiyeli taşır. İnternet ve dijital ortamların sunduğu kolaylıklar da sıklıkla sosyal yalıtıma ve temel zihin yeteneklerinin zayıflamasına yol açan bazı olumsuzluklar gösteriyor.
İnsanı adeta kendisine yapıştıran ve bağımlılık yapan bilgisayar oyunlarının olumsuz etkileri konusunda neredeyse herkes hemfikir fakat az bilinen olumlu etkileri de var: Görsel alanın çevre bölümlerine ilişkin dikkati artırıyor, karar verme süreçlerini hızlandırıyor, özellikle beynin ön (frontal) bölgesinde anlık karar vermeye dair yeni devrelerin oluşmasını kolaylaştırıyor ve gerçek hayatta da başta el becerileri olmak üzere bazı becerilerin gelişmesine doğrudan katkı sağlayabiliyor. Elbette bu etkiler, oyunların tipine, oynama süresine ve kişinin bağımlılık geliştirme yatkınlığına göre büyük oranda değişebiliyor. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi bilgisayar oyunlarının etkilerini “toptancı” bir yaklaşımla değerlendirmek yerine bireye özel yaklaşımlarla ele almak çok daha faydalı sonuçlar doğuracaktır.
Anında haberleşmenin büyüsüne kapılmamak çok zor. Fakat aynı ortamda bulunan iki arkadaşın iki farklı cihaz kullanarak başkaları ile yazışmaları ve birbirleri ile iletişim........