menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dijital dünyada yaşamak

14 0
13.12.2025

Analog (sürekli) verilerden diji­tal (sayısal) verilere geçişimiz çok hızlı oldu ve bugün dijital ve­ri akışı dört bir yanımızı kuşatmış durumda. Artık televizyonlar, si­nema salonları ve müzik konserle­ri dahi demode olma yolunda hızla ilerlerken evdeki akıllı televizyon­lardan, bilgisayarlardan, tabletler­den veya cep telefonlarından ko­layca ulaşılabilen içeriklerin çağı başladı.

Günümüzde artık bir par­çayı dinlemek için albüm satın al­manıza gerek yok; istediğiniz par­çayı, yolda seyir halindeyken bir­kaç parmak dokunuşu ile satın alabilir ve anında keyfini sürmeye başlayabilirsiniz. Yollarda gezinir­ken size internete bağlanma ola­nağı sunan teknolojiler sayesinde (şimdilik biraz maliyetli de olsa) istediğiniz içeriğe anında erişme hürriyetine sahipsiniz. İnsanlığın internete yansıyan hali hazırdaki tüm bilgisini içeren Google ve ben­zeri arama motorları hepimize bil­giye ulaşmak anlamında sınırsız görünen bir gelecek vaat ediyor.

Peki acaba beynimiz buna ha­zır mı? İnsan beyni, bu kadar çe­şitli, renkli ve hızlı veri ile başa çı­kabilecek donanımlara sahip mi? Bu konu son yılların da en önemli merak unsurlarından biri ve henüz “dijital çağda doğmuş” çocukların yaşlılık dönemlerini gözlemleme şansımız olmadığından dijital ve­ri bombardımanının uzun dönem etkileri hakkında çok fazla isabetli tahminler yürütecek durumda de­ğiliz. Fakat beyin ve insan fizyoloji­si üzerinde yapılan bazı çalışmalar, bizi dijital kanalların kullanımı ko­nusunda uyaran önemli sonuçlar ortaya koyuyor.

Yukarıda sıraladığımız teknolo­jik imkanların “güzel” şeyler oldu­ğuna dair şüphe duymamız için ilk bakışta bir neden görünmüyor. Fa­kat her güzel ve keyifli şey, özellik­le yatkınlığı olan beyinler için “ba­ğımlılık” potansiyeli taşır. İnternet ve dijital ortamların sunduğu ko­laylıklar da sıklıkla sosyal yalıtıma ve temel zihin yeteneklerinin za­yıflamasına yol açan bazı olumsuz­luklar gösteriyor.

İnsanı adeta kendisine yapıştı­ran ve bağımlılık yapan bilgisayar oyunlarının olumsuz etkileri ko­nusunda neredeyse herkes hemfi­kir fakat az bilinen olumlu etkile­ri de var: Görsel alanın çevre bö­lümlerine ilişkin dikkati artırıyor, karar verme süreçlerini hızlandı­rıyor, özellikle beynin ön (frontal) bölgesinde anlık karar vermeye da­ir yeni devrelerin oluşmasını ko­laylaştırıyor ve gerçek hayatta da başta el becerileri olmak üzere ba­zı becerilerin gelişmesine doğru­dan katkı sağlayabiliyor. Elbette bu etkiler, oyunların tipine, oynama süresine ve kişinin bağımlılık ge­liştirme yatkınlığına göre büyük oranda değişebiliyor. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi bilgisayar oyunlarının etkilerini “toptancı” bir yaklaşımla değerlendirmek ye­rine bireye özel yaklaşımlarla ele almak çok daha faydalı sonuçlar doğuracaktır.

Anında haberleşmenin büyüsü­ne kapılmamak çok zor. Fakat aynı ortamda bulunan iki arkadaşın iki farklı cihaz kullanarak başkaları ile yazışmaları ve birbirleri ile ileti­şim........

© Dünya