Sovyetler Birliği içindeki Türk toplulukları, 1926’da Bakü’de düzenlenen I. Türkoloji Kurultayı’nın ardından birkaç yıl içinde Latin alfabesini kabul etmişlerdi. Onlar için dil baskısı ise Türkiye’nin 1928 yılında geçmiş olduğu Latin alfabesiyle başladı.
Türkiye’nin Latin alfabeye geçişi, Türkler arasında alfabe birliğini sağlamış ve sonuçta dil birliğine giden yol açılmıştı. Sovyet Rusya, bu durumu kendi geleceği açısından bir tehdit unsuru olarak algıladı.
Stalin yönetimi, Türkiye ile ortak bir dile evrilebilecek durumu değiştirebilmek için 1930’ların sonlarından itibaren bu toplulukların tamamı için ayrı ayrı tasarlanmış Kiril alfabesini zorunlu kıldı. Ruslar, Kiril alfabesini dayatmakla kalmadı, Latin alfabesine geçiş konusundan çalışan bilim adamı ve düşünürleri sürgüne göndererek ve idam ederek Türkler arasında oluşabilecek dil birliğinin izlerini silmeye çalıştı.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra bağımsızlıklarını kazanan Türk Devletleri, tekrardan Latin alfabesine geçiş sürecine girdi.
Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu, geçen hafta, iki yıl süren bir çalışma sonrası Türk dilleri için 34 harften oluşan ‘Ortak........